Don Toliver Feat. Travis Scott – Flocky Flocky İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Two cups
– İki bardak

Tastin’ cotton candy, hit the gas, oh (Two cups)
– Pamuk şeker tadında, gaza bas, oh (iki bardak)
I’m doin’ a hunnid, I ain’t see the dash, oh
– Ben bir hunnid yapıyorum, çizgiyi göremiyorum, oh
I count my blessings, know I’m movin’ fast
– Kutsamalarımı sayıyorum, hızlı hareket ettiğimi biliyorum
I pull up there with M’s (skrrt), I’m back on whenever
– Oraya M’lerle (skrrt) çekiyorum, ne zaman geri dönersem
Caught that flight in the morning, a flight to New Orleans (yeah)
– Sabah o uçuşu yakaladım, New Orleans’a bir uçuş (evet)
I’ll be back in the morning
– Sabah dönerim
I’ll be back in the morning
– Sabah dönerim
She steady tweakin’ off whatever you call it (tweak, tweak)
– O tweakin’ sürekli kapalı derseniz (Döndür, Döndür)
She flocky, flocky on whatever you call it (yeah)
– Ne derseniz deyin, akın akın (evet)
Lil’ shawty slip, but I won’t leave ’til the morning
– Lil’ shawty slip, ama sabaha kadar gitmeyeceğim
Señorita got me goin’ and goin’ (yeah)
– Senyorita gitmemi ve gitmemi sağladı (evet)

You got a lot of questions, I got hella answers
– Bir sürü soru var, bir sürü cevap buldum
When you’re movin’ in silence, had me movin’ careful
– Sessizce gidiyorsun, sadece ilerlemeye dikkat et yedik’
Had me movin’ too carefully, you wasn’t there for me (girl)
– Beni çok dikkatli hareket ettirdin, yanımda değildin (kız)
You can look, but don’t stare at me
– Bakabilirsin ama bana bakma.

Yeah
– Evet
Tastin’ cotton candy, hit the gas, oh
– Pamuk şeker tadında, gaza bas, oh
I’m doin’ a hunnid, I ain’t see the dash, oh
– Ben bir hunnid yapıyorum, çizgiyi göremiyorum, oh
I count my blessings, know I’m movin’ fast
– Kutsamalarımı sayıyorum, hızlı hareket ettiğimi biliyorum
Yeah (woo)
– Evet (woo)

Blessings on blessings
– Nimetler üzerine nimetler
I’m drownin’ all in ’em, I’m havin’ a scoop (yeah)
– Hepsini içinde boğuyorum, bir kepçe alıyorum (evet)
Top of the top, and I’m leadin’ that chart ’cause
– En üstte ve o çizelgeye liderlik ediyorum çünkü
I’m still off the boo, uh (let’s go)
– Hala boo’dan uzaktayım, uh (hadi gidelim)
Yeah, you walk away and shake, them macarenas (cha-cha)
– Evet, çekip gidiyorsun ve titriyorsun, şu makarenalar (ça-ça)
I took her far away, to Lithuania (it’s lit)
– Onu uzaklara, Litvanya’ya götürdüm (yanıyor)
I keep a place to bait, to tune your brain up (uh)
– Yem atacak, beynini ayarlayacak bir yerim var.
She stuff her face in cake, no way it’s- (safe)
– Yüzünü pastanın içine soktu, hiçbir şekilde – (güvenli)
Just save your words, that’s safe
– Sadece sözlerini sakla, bu güvenli.

Glocks and handles (alright)
– Glock’lar ve kulplar (tamam)
Glocks and cougars
– Glocks ve mılfs
Got guns, now you tucked
– Silahın var, şimdi sıkıştın.
Lockin’ that juicer (woo)
– O meyve sıkacağı (woo)
Lawyers and shooters (woo, woo)
– Avukatlar ve atıcılar (woo, woo)
Are they gon’ prove stuff? Right from my tool, yeah (sh-sh)
– Kanıtlayacaklar mı? Aletimden, evet (sh-sh)
It’s in my hanister (yeah), I ain’t a rooster
– Bu benim isteğimde (evet), ben bir horoz değilim
I fucked and hit the dust, I’m changin’ routes, yeah (straight up)
– Becerdim ve toza çarptım, rotaları değiştiriyorum, evet (dümdüz yukarı)
She left in my tracksuit and my 1’s, I gave her new bucks
– Eşofmanımla ve 1’imle gitti, ona yeni paralar verdim.
Bought a pint with the EDD, I swear you doin’ too much
– Edd’den bir bira aldım, yemin ederim çok fazla yapıyorsun.

Tastin’ cotton candy, hit the gas, oh
– Pamuk şeker tadında, gaza bas, oh
I’m doin’ a hunnid, I ain’t see the dash, oh
– Ben bir hunnid yapıyorum, çizgiyi göremiyorum, oh
I count my blessings, know I’m movin’ fast
– Kutsamalarımı sayıyorum, hızlı hareket ettiğimi biliyorum
I pull up there with M’s (skrrt), I’m back on whenever
– Oraya M’lerle (skrrt) çekiyorum, ne zaman geri dönersem
Caught that flight in the morning, a flight to New Orleans (yeah)
– Sabah o uçuşu yakaladım, New Orleans’a bir uçuş (evet)
I’ll be back in the morning (yeah-yeah)
– Sabah döneceğim (evet-evet)
I’ll be back in the morning (back in the morning)
– Sabah döneceğim (sabah döneceğim)
She steady tweakin’ off whatever you call it (tweak, tweak)
– O tweakin’ sürekli kapalı derseniz (Döndür, Döndür)
She flocky flocky on whatever you call it (yeah)
– Neyse ismi üzerinde (Evet)flocky flocky o
Lil’ shawty slip, but I won’t leave ’til the morning
– Lil’ shawty slip, ama sabaha kadar gitmeyeceğim




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın