Jonas Blue Feat. Dakota – Fast Car İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Oh, woah, oh
– Oh, woah, oh
Oh, oh
– Oh, oh

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
I want a ticket to anywhere
– Herhangi bir yere bilet istiyorum.
Maybe we’ll make a deal
– Belki bir anlaşma yaparız.
Maybe together we can get somewhere
– Belki birlikte bir yerlere varabiliriz.
Any place is better
– Herhangi bir yer daha iyi
Starting from zero got nothing to lose
– Sıfırdan başlamak kaybedecek bir şey yok
Maybe we’ll make something
– Belki bir şeyler yaparız
Me myself I got nothing to prove
– Kendimi kanıtlayacak hiçbir şeyim yok.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
I got a plan to get us out of here
– Bizi buradan çıkarmak için bir planım var.
I’ve been working at a convenience store
– Bir markette çalışıyorum
Managed to save just a little bit of money
– Sadece biraz para biriktirmeyi başardı
Won’t have to drive too far
– Ben araba için çok uzak olmayacak
Just ‘cross the border and into the city
– Sadece sınırı geçip şehre
You and I can both get jobs
– Hem iş bulabilir sen ve ben
And finally see what it means to be living
– Ve sonunda yaşamanın ne anlama geldiğini görün

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
Is it fast enough so we can fly away?
– Yeter bu kadar çabuk uçup gidebilir miyiz?
We gotta make a decision
– Bir karar vermeliyiz
Leave tonight or live and die this way
– Bu gece git ya da bu şekilde yaşa ve öl

So remember when we were driving
– Gelirken unutmayın
Driving in your car
– Arabanızda sürüş
Speed so fast felt like I was drunk
– Hız o kadar hızlı ki sarhoşmuşum gibi hissettim
City lights lay out before us
– Şehir ışıkları önümüze serildi
And your arm felt nice wrapped ’round my shoulder
– Ve kolun omzuma dolanmış gibi geldi.
And I, I had a feeling that I belonged
– Ve içimde ait olduğuma dair bir his vardı.
And I, I had a feeling that I could be someone
– İçimden biri olabileceğime dair bir his vardı.

Had a feeling that I could be someone
– Biri olabileceğime dair içimde bir his vardı.

See my old man’s got a problem
– Babamın bir sorunu var.
He live with the bottle that’s the way it is
– Şişeyle yaşıyor işte böyle
He said his body’s too old for working
– Vücudunun çalışmak için çok yaşlı olduğunu söyledi.
His body’s too young to look like his
– Vücudu onunki gibi görünmek için çok genç.
Mama went off and left him
– Annem gitti ve onu terk etti.
She wanted more from life than he could give
– Hayattan verebileceğinden fazlasını istiyordu.
I said somebody’s got to take care of him
– Birinin ona bakmak lazım dedim
So I quit school and that’s what I did
– Bu yüzden okulu bıraktım ve yaptığım buydu.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
We go cruising to entertain ourselves
– Kendimizi eğlendirmek için gezintiye çıkıyoruz.
You still ain’t got a job
– Hala bir işin yok.
And I work in a market as a checkout girl
– Ve bir markette kasiyer olarak çalışıyorum.
I know things will get better
– İşlerin daha iyi olacağını biliyorum.
You’ll find work and I’ll get promoted
– Sen iş bulacaksın, ben terfi edeceğim.
We’ll move out of the shelter
– Sığınaktan taşınacağız.
Buy a bigger house and live in the suburbs
– Daha büyük bir ev satın alın ve banliyölerde yaşayın

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
Is it fast enough so we can fly away?
– Yeter bu kadar çabuk uçup gidebilir miyiz?
You gotta make a decision
– Gerek karar senin
Leave tonight or live and die this way
– Bu gece git ya da bu şekilde yaşa ve öl

So remember when we were driving
– Gelirken unutmayın
Driving in your car
– Arabanızda sürüş
Speed so fast felt like I was drunk
– Hız o kadar hızlı ki sarhoşmuşum gibi hissettim
City lights lay out before us
– Şehir ışıkları önümüze serildi
And your arm felt nice wrapped ’round my shoulder
– Ve kolun omzuma dolanmış gibi geldi.
And I, I had a feeling that I belonged
– Ve içimde ait olduğuma dair bir his vardı.
And I, I had a feeling that I could be someone
– İçimden biri olabileceğime dair bir his vardı.

Had a feeling that I could be someone
– Biri olabileceğime dair içimde bir his vardı.
(Be someone)
– (Biri ol)
Had a feeling that I could be someone
– Biri olabileceğime dair içimde bir his vardı.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın