Keith Urban Feat. Breland & Nile Rodgers – Out The Cage İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Don’t know just how long but I’ve
– Ne kadar süreceğini bilmiyorum ama
Been trapped in here quite a while
– Bir süredir burada sıkışıp kaldım.
Wonder if I’ll make it out, ah-ah, ah-ah
– Acaba başarabilir miyim, ah-ah, ah-ah
I miss my friends, I miss the sky
– Arkadaşlarımı özlüyorum, gökyüzünü özlüyorum
Feel like I just live to die
– Ölmek için yaşıyormuşum gibi hissediyorum
But that can’t be what life’s about, ah-ah, ah-ah
– Ama hayatın anlamı bu olamaz, ah-ah, ah-ah

I think they just lock me up to taunt me (taunt me)
– Sanırım beni kızdırmak için beni kilitliyorlar (beni kızdırıyorlar)
I won’t ever let nobody own me, own me
– Kimsenin bana sahip olmasına izin vermeyeceğim, bana sahip ol
I don’t let these thoughts of freedom haunt me (haunt me)
– Bu özgürlük düşüncelerinin beni rahatsız etmesine izin vermem (beni rahatsız et)
What you gon’ do when they learn the truth?
– Gerçeği öğrendiklerinde ne yapacaksın?

Every time I
– Her zaman ben
Feel like I just can’t take it no more
– Daha fazla dayanamayacakmışım gibi hissediyorum.
I get angry
– Kızıyorum
That’s when I start runnin’
– İşte o zaman koşmaya başlıyorum.
In my mind’s eye
– Zihnimin gözünde
Lies the key that’ll open the door
– Kapıyı açacak anahtar yatıyor.
You can’t break me
– Beni kıramazsın
There’s a new day comin’
– Yeni bir gün geliyor

That’s what happens when you let a bunch of wild animals out the cage
– Bir grup vahşi hayvanın kafesten çıkmasına izin verdiğinizde olan şey budur

Think our biggest problem is
– Bizim en büyük sorun olduğunu düşünüyorum
It all gets so monotonous
– Her şey çok monoton oluyor
Holding us all hostages, ah-ah, ah-ah
– Hepimizi rehin tutmak, ah-ah, ah-ah
Weighin’ down on top of us
– Ağırlığımız üstümüzde
Draining all our confidence
– Tüm güvenimizi boşaltmak
But I won’t stay anonymous, ah-ah, ah-ah
– Ama isimsiz kalmayacağım, ah-ah, ah-ah

I think they just lock me up to taunt me (taunt me)
– Sanırım beni kızdırmak için beni kilitliyorlar (beni kızdırıyorlar)
I won’t ever let nobody own me, own me
– Kimsenin bana sahip olmasına izin vermeyeceğim, bana sahip ol
I don’t let these thoughts of freedom haunt me (haunt me)
– Bu özgürlük düşüncelerinin beni rahatsız etmesine izin vermem (beni rahatsız et)
What you gon’ do when they learn the truth?
– Gerçeği öğrendiklerinde ne yapacaksın?

Every time I
– Her zaman ben
Feel like I just can’t take it no more
– Daha fazla dayanamayacakmışım gibi hissediyorum.
I get angry
– Kızıyorum
That’s when I start runnin’
– İşte o zaman koşmaya başlıyorum.
In my mind’s eye
– Zihnimin gözünde
Lies the key that’ll open the door
– Kapıyı açacak anahtar yatıyor.
You can’t break me
– Beni kıramazsın
There’s a new day comin’
– Yeni bir gün geliyor

That’s what happens when you let a bunch of wild animals out the cage
– Bir grup vahşi hayvanın kafesten çıkmasına izin verdiğinizde olan şey budur

Let me out this cage
– Bu kafes beni
I’ve been here way too long, way too long (out the cage)
– Çok uzun zamandır buradayım, çok uzun zamandır (kafesin dışında)
Planning my escape, I see the break of dawn
– Kaçışımı planlarken, şafağın kopuşunu görüyorum
What you gon’ do when they learn the truth?
– Gerçeği öğrendiklerinde ne yapacaksın?

Every time I
– Her zaman ben
Feel like I just can’t take it no more
– Daha fazla dayanamayacakmışım gibi hissediyorum.
I get angry
– Kızıyorum
That’s when I start runnin’
– İşte o zaman koşmaya başlıyorum.
In my mind’s eye
– Zihnimin gözünde
Lies the key that’ll open the door
– Kapıyı açacak anahtar yatıyor.
You can’t break me (you can’t break me)
– Beni kıramazsın (beni kıramazsın)
There’s a new day comin’
– Yeni bir gün geliyor

Every time I (oh whoa)
– Her zaman ben (oh whoa)
Feel like I just can’t take it no more (oh, oh)
– Artık dayanamayacağımı hissediyorum (oh, oh)
I get angry (I get angry)
– Sinirleniyorum (sinirleniyorum)
That’s when I start runnin’ (oh, oh)
– İşte o zaman koşmaya başladım (oh, oh)
In my mind’s eye (in my mind’s eye)
– Zihnimin gözünde (zihnimin gözünde)
Lies the key that’ll open the door
– Kapıyı açacak anahtar yatıyor.
You can’t break me (you can’t break me)
– Beni kıramazsın (beni kıramazsın)
There’s a new day comin’
– Yeni bir gün geliyor

That’s what happens when you let a bunch of wild animals out the cage
– Bir grup vahşi hayvanın kafesten çıkmasına izin verdiğinizde olan şey budur




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın