Ninho – En chien Fransızca Sözleri Türkçe Anlamları

Eh, eh, eh (O.N. on the track)
– Eh, eh, eh (O. N. yolda)
Tiens, eh, tiens, eh, tiens, eh
– Hey, hey, hey, hey, hey, hey
Heezy Lee
– Heezy Lee

Petit, j’étais persuadé que j’deviendrais quelqu’un (un)
– Küçük, birisi olacağıma ikna oldum (a)
Fusil, chevrotine, pour protéger mon pain (pain)
– Tüfek, chevrotine, ekmeğimi korumak için (ekmek)
Y aura sûrement du sang sur les chaussures et sur l’épée (ouais)
– Muhtemelen ayakkabılarda ve kılıçta kan olacak (evet)
J’ai promis à ma sœur qu’on s’rait plus jamais en chien (nan)
– Kız kardeşime bir daha asla köpeklere gitmeyeceğimize söz verdim (hayır)

Casque Arai pour la vengeance, toute une famille en deuil (deuil)
– İntikam için arai kask, bütün yas tutan bir aile (yas)
On est dans toutes les manigances pour faire grossir le porte-feuille (feuille)
– Cüzdanı daha büyük yapmak için tüm shenanigans’tayız (yaprak)
J’voulais pas m’contenter d’beuh, là y a les porcs qui stent-pi
– J’voulais pas m’content d’beuh, stent-pi domuzlar vardır
Mais le trafic ne se stoppe pas (le trafic ne se stoppe pas)
– Ancak trafik durmuyor (trafik durmuyor)

J’arrive en Balmain dans la soirée vers quatre du mat’ (vers quatre du mat’)
– Akşam Balmain’e varıyorum vers quatre du mat ‘(vers quatre du mat’)
Tellement de talbins, elle est mariée mais rien qu’elle mate (mais rien qu’elle mate)
– Pek çok talbin evli, ama hiçbir şey eşleşmiyor (ama hiçbir şey eşleşmiyor)
J’attendais pas qu’on m’valide, j’leur fournissais la qualité
– Beni doğrulamalarını beklemedim, onlara kalite sağladım
J’leur fournissais du sale (sale)
– Onlara kirli (kirli) sağladım)
Et puis j’écrivais ça (ça) pour que toi, tu saches que
– Yani sen ve o (o) bu yazdığım

Petit, j’étais persuadé que j’deviendrais quelqu’un
– Küçük, ben biri olacağına ikna oldu
Fusil, chevrotine, pour protéger mon pain (pour mon protéger mon pain)
– Tüfek, chevrotine, ekmeğimi korumak için (ekmeğimi korumak için)
Y aura sûrement du sang sur les chaussures et sur l’épée (sur l’épée)
– Elbette ayakkabılarda ve kılıçta (kılıçta) kan olacak)
J’ai promis à mon père qu’on serait plus jamais en chien
– Babama bir daha asla köpek olmayacağımıza dair söz verdim.

Petit, j’étais persuadé que j’deviendrais (que j’deviendrais quelqu’un)
– Çocukken, olacağıma ikna oldum (biri olacağıma)
Fusil, chevrotine, pour protéger mon pain (ouais)
– Tüfek, chevrotine, ekmeğimi korumak için (Evet)
Y aura sûrement du sang sur les chaussures et sur l’épée (sur l’épée)
– Elbette ayakkabılarda ve kılıçta (kılıçta) kan olacak)
J’ai promis à mon frère qu’on serait plus jamais en chien
– Kardeşime bir daha asla köpek olmayacağımıza söz verdim.

Petit, j’me voyais au Parc (eh) dans l’Camp des Loges
– Küçük, Ben zaviye kampında parkta (eh) kendimi gördüm
J’voulais le biff, les privilèges, binks
– BİFF, ayrıcalıklar, binks istedim
Petit, j’me voyais au Parc (ouais, ouais, ouais), dans l’Camp des Loges
– Küçük, kendimi parkta gördüm (Evet, Evet, Evet), zaviye kampında
J’voulais le biff, les privilèges, on a fini dans les meuges
– Ben biff istedim, ayrıcalıklar, biz meuges sona erdi

Certains finiront dans la neige parce que ça rapporte plus
– Bazıları karda sona erecek çünkü daha fazla para ödüyor
Y a tout l’monde qui veut être en en place
– Yerinde olmak isteyen herkes var.
Mais y a pas d’place pour tout l’monde
– Ama herkes için yer yok
Sur le rain-té, y a ceux qui bossent et ceux qui traînent pour trainer
– Yağmurda, çalışanlar ve sürüklemek için takılanlar var

Mais ceux qui traînent pour traîner, s’rendront compte à la trentaine
– Ama takılmak için takılmak isteyenler, otuzlu yaşlarında bunu anlayacaklar
Que leur avenir est niqué, en vrai, c’est trop délicat, woaw
– Onların geleceği berbat, aslında, çok hassas, woaw

J’arrive en Balmain dans la soirée vers quatre du mat’ (vers quatre du mat’)
– Akşam Balmain’e varıyorum vers quatre du mat ‘(vers quatre du mat’)
Tellement de talbins, elle est mariée mais rien qu’elle mate (mais rien qu’elle mate)
– Pek çok talbin evli, ama hiçbir şey eşleşmiyor (ama hiçbir şey eşleşmiyor)
J’attendais pas qu’on m’valide, j’leur fournissais la qualité
– Birinin beni onaylamasını beklemedim, onlara kalite sağladım
J’leur fournissais du sah (ouais, ouais, ouais)
– Onlara sah (Evet ,Evet, Evet)
Et puis j’écrivais ça juste pour que toi, tu saches que (que)
– Ve sonra bunu yazdım, böylece bunu biliyorsun (bu)

Petit, j’étais persuadé que j’deviendrais quelqu’un
– Küçük, ben biri olacağına ikna oldu
Fusil, chevrotine, pour protéger mon pain (protéger mon pain)
– Tüfek, chevrotine, ekmeğimi korumak için (ekmeğimi koru)
Y aura sûrement du sang sur les chaussures et sur l’épée (sur l’épée)
– Elbette ayakkabılarda ve kılıçta (kılıçta) kan olacak)
J’ai promis à mon père qu’on serait plus jamais en chien (plus jamais en chien)
– Babama bir daha asla köpek olmayacağımıza söz verdim (bir daha asla köpek olmayacağız)

Petit, j’étais persuadé que j’deviendrais quelqu’un (que j’deviendrais quelqu’un)
– Çocukken, birisi olacağıma ikna oldum (birisi olacağıma)
Fusil, chevrotine, pour protéger mon pain (ouais)
– Tüfek, chevrotine, ekmeğimi korumak için (Evet)
Y aura sûrement du sang sur les chaussures et sur l’épée (sur l’épée)
– Elbette ayakkabılarda ve kılıçta (kılıçta) kan olacak)
J’ai promis à mon frère qu’on serait plus jamais en chien (ouais)
– Kardeşime bir daha asla köpek olmayacağımıza söz verdim (Evet)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın