Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 57

alp * Yiğit, kahraman.
Alp eren * Derviş.
* Mücahit.
Alp yıldızı * Dağların çok yüksek yamaçlarında yetişen bir çiçek (Paradisia liliastrum).
alpaka * Çifte parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika’da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir
hayvan (Lama glama pacos).
* Bu hayvanın yünü veya bu yünden dokunan kumaş.
alpaks * Kolayca bükülebilen alüminyum ve silisyum karışımı.
alpinist * Dağcı.
alpinizm * Dağcılık.
alplık * Alp olma durumu, yiğitlik, kahramanlık.
alşimi * Elementleri altına çevirmek isteyen bir işalanı, simya.
alşimist * Alşimi ile uğraşan kimse, simyacı.
alt * Bir şeyin yere bakan yanı, üst karşıtı.
* Bir nesnenin tabanı.
* Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.
* Bir şeyin yere yakın bölümü.
* Birkaç şeyin içinden bize göre uzak olanı.
* (birkaç şeyden) Yere yakın olan.
* Alt kelimesi “… altında” biçiminde kullanıldığında “bir şeyin etkisinde” anlamını verir.
* Alt bir isimle tamlama kelime oluşturduğunda a) önceki ismin kavramına etki veya yer anlamıkatar: Ayak
altı. b) (sınıflamalarda) ikinci derecede olan.
* (kaynatma veya pişirmede) Yanan ocak, ocak alevi.
alt alta * Birbirinin altında olarak.
alt alta üst üste * birbirleriyle itişir kalkışır durumda.
alt bölüm * Yazılarda bölümlerin ayrıldığı parçalardan her biri, ayrım.
alt cins * Bir cins içinden ayrılan ikinci derecede bir cins.
alt çene * İnsan ve hayvanlarda yiyecekleri çiğnemeye yarayan, oynayabilen çene.
alt çene oynamak * yemek, içmek.
alt damak * Damaklardan altta olanı.
alt deri * Üst derinin altında bulunan ikinci tabaka, hipoderm.
* Bazı gövde ve yaprakların üst derilerinin altında bulunan, çoğu kez hücre zarlarıkalınlaşmışözel doku,
hipoderm.
alt diş * Alt çene üzerinde sıralanmışdişlerin biri.
alt dudak * Dudaklardan altta bulunanı.
* Böceklerin ağız sisteminde bulunan alt parça.
alt etmek * üstünlük sağlamak, yenmek, sırtınıyere getirmek.
alt familya * Bir familyanın içinden ayrılan ikinci derecede bir familya.
alt geçit * Trafik akımınıkesmemek için bir yolun altından geçirilen yol.
alt güverte * Gemilerde güvertelerden altta bulunanı.
alt hava yuvarı * Dünyamızıkuşatan atmosferin 10 km kalınlığında olan alt katmanı.
alt ırk * Aynıırk içinde yetiştirme amacına ve çevreye bağlıkalınarak değişme uğratılmışve bu yolla ırk içinde
özellikle fizyolojik nitelikleri bakımından kalıtsal sapma gösteren hayvan topluluğu.
alt karşıt * Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tikel olumlu, öbürü tikel olumsuz, karşıkarşıya konmuşiki önermeden
her biri: Bazı insanlar bilgindirler” ile “Bazı insanlar bilgin değildirler” gibi.
alt kat * Bir yapının veya aracın katlarından altta bulunan bölümü.
alt kurul * Belli bir konuyu ele almak amacıyla bir kurul içinden birkaç kişi seçilerek oluşturulan kurul.
alt olmak * yenilmek.
alt sınıf * Bir sınıf içinden ayrılan ikinci derecedeki sınıf.
alt şube * Bir şube içinde kurulan ikinci derecedeki şube.
alt tabaka * Tabakalardan altta bulunan.
alt takım * Bir takım içinde kurulan ikinci derecedeki takım.
alt tarafı(veya yanı) * geriye kalanı.
* işin daha sonrası.
* değeri, olup olacağı.
alt tür * Bir tür içinde ayrılan ikinci derecedeki tür.
alt üst * Çok karışık ve dağınık.
alt üst böreği * Önce bir yüzü, sonra çevrilerek öbür yüzü kızartılarak pişirilen börek.
alt üst etmek * alt yüzünü üst yüzüne getirmek.
* çok karışık duruma getirmek, düzenini bozmak.
* zarar vermek, yıkmak.
* huzursuz etmek, rahatsızlık vermek.
alt üst olmak * çok karışık duruma gelmek.
* heyecanlanmak, üzülmek, tedirgin olmak, yıkılmak.
* rahatsızlanmak.
alt yanıçıkmaz sokak * sonu gelmeyen, sonuç alınamayan işler için söylenir.
alt yapı * Bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi tesisatların hepsi.
* Toplumun ekonomik yapısını oluşturan ve insan bilincinden bağımsız olarak biçimlenen üretim
ilişkilerinin hepsi, üst yapıkarşıtı.
alt yazı * Gazete, dergi gibi yayınlarda çıkan resim ve fotoğraflarıaçıklayan yazı.
* Yabancıdildeki bir filmin konuşmalarını çeviri olarak görüntünün altında veren yazı.
alt yazılama * Alt yazılmak işi.
alt yazılamak * Alt yazılarıhazırlamak ve gerçekleştirmek.
alt yazılayıcı * Alt yazılamak işini yapan (kimse).
alt yazılı * Alt yazısı bulunan (film, görüntü).
Altayca * Altay Türkçesi.
* Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin kendisinden türediği varsayılan ana dil.
Altayist * Altayistik ile uğraşan kimse.

Bir yanıt yazın