Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 68

angajman * Yüklenme, üstlenme, bağlantı, taahhüt.
angajmanlı * Bağlantısı, taahhüdü olan.
angajmansız * Bağlantısı, taahhüdü olmayan.
angajmansızlık * Angajmanı olmama durumu.
angarya * Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş.
* Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığızorunlu ücretsiz hizmeti.
* Savaşdurumundaki bir devletin, kendi sularındaki yabancı bir devletin ticaret gemilerine el koyarak
bunlardan yararlanması.
* Olağanüstü durumlarda veya sıkıyönetimde devletin vatandaşlara ait taşıtlara el koyması.
* Usandırıcı, bıktırıcı, zorla yapılan iş.
angarya çekmek * bir işi isteksizce, hatır için yapmaya mecbur olmak.
angaryacı * Başkasına ücretsiz işyaptıran kimse.
angaryaya koşmak * birini zorunlu olmadığıhâlde bir işte çalışmaya zorlamak.
angıç * Harman zamanıfazla sap yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına takılan parmaklık.
angın * Ünlü, anılmış, meşhur.
Anglikan * İngiliz kilisesine bağlı olan (kimse).
Anglikanizm * İngiliz kilisesinin tuttuğu inanç yolu.
Anglofil * İngiliz yanlısı.
Anglosakson * V. ve VI. yüzyılda Büyük Britanya’yıele geçiren Cermen ırkından oymaklara verilen ad.
* Ana dili İngilizce olan kimse.
* İngilizlere has olan.
Angolalı * Angola’da yaşayan (kimse).
angström * Metrenin on milyarda biri değerine eşit olan ışık dalgalarınıölçme birimi. KısaltmasıA.
angudî * Angut kuşunun renginde.
angut * Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea).
* Ahmak, kaba saba.
anha minha * Aşağıyukarı.
anhidrit * Genellikle kaya tuzu ve alçıtaşıyla birlikte bulunan doğal, susuz kalsiyum sülfat.
anı * Hatıra.
* Yaşanmışolayların anlatıldığıyazıtürü, hatıra.
anık * Hazır.
anıklama * Anıklamak işi.
anıklamak * Hazırlamak.
anıklaşma * Anıklaşmak işi.
anıklaşmak * Hazır olma durumu.
anıklık * Hazırlık.
anılaşma * Anılaşmak işi, anıdurumuna girme.
anılaşmak * Anıniteliği kazanmak.
anılma * Anılmak işi.
anılmak * Anmak işine konu olmak, hatırlamak.
anımsama * Hatırlama.
anımsamak * Hatırlamak.
anımsanma * Hatırlanma.
anımsanmak * Hatırlanmak.
anımsatma * Hatırlatma.
anımsatmak * Hatırlatmak.
anırış * Anırma işi veya biçimi.
anırma * Anırmak işi.
anırmak * (eşek) Bağırmak.
anırtı * Eşeğin anırırken çıkardığıses.
anırtma * Anırtmak işi.
anırtmak * Anırmasını sağlamak.
anıştırma * Anıştırmak işi.
* Bir yazıda veya şiirde bilinen bir olayı, bir atasözünü anlatma veya çağrıştırma sanatı, telmih.
anıştırmak * Bir şeyi açıkça söylemeyip üstü kapalıanlatmak, dolaylıanlatmak, ima etmek ihsas etmek.
anıt * Önemli bir olayıveya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze
çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide.
* Önemi ve değeri çok olan eser.
anıt mezar * Görkemli, anıtsal mezar.
Anıtkabir * Atatürk’ün mezarı.
* (küçük a ile) Tarih değeri olan kişilerin mezarı olarak yapılan anıt değerindeki yapı.
anıtlaşma * Anıtlaşmak işi.
anıtlaşmak * Anıt durumuna gelmek, anıt değeri kazanmak.
* Saygıve sevgi ile anılır duruma gelmek, abideleşmek.

Bir yanıt yazın