Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 81

argaç * Dokuma tezgâhlarında enine atılan iplik, atkı.
argaçlama * Argaçlamak işi.
argaçlamak * Dokumada argaç atmak.
argali * Boynuzlugillerden, Kuzeydoğu Asya’da yaşayan, büyük boynuzları olan yaban koyunu (Ovis ammon).
argın * Yorgun, zayıf, bitkin.
* Beceriksiz.
argınlık * Argın olma durumu.
argıt * Geçit, boğaz, dağboğazı, derbent.
* Keklik tutmakta kullanılan, tahtadan kapanların yan taraflarına bağlanan ağaç parça.
argo * Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynımeslek veya topluluktaki insanların kullandığıözel dil veya söz
dağarcığı.
* Serserilerin, külhan beylerinin kullandığısöz veya deyim.
argolaşma * Argolaşmak özelliği gösterme.
argolaşmak * Karşılıklıargo konuşmak.
* Söz argo durumuna gelmek.
argon * Atom numarası18, atom ağırlığı39,9 olan, havada %1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan
bir element. KısaltmasıAr.
argonot * Kafadan bacaklılardan, salyangoz kabuğu biçiminde kabuğu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan
(Argonauta argo).
argüman * Bir çıkışkümesinin değişkenine verilen ad.
arı * Temiz, münezzeh.
* Yabancışeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis.
* Günahsız.
arı * Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica).
arı bal alacak çiçeği bilir * işini bilen kimse nereye başvuracağını bilir.
arı beyi * Her kovanda bir tane bulunan ana arı.
arı biti * Kör, kanatsız, kızılca renkli küçük sinek (Braula caeca).
arıdalağı * Bal peteği.
arı gibi * çok çalışkan.
arı gibi sokmak * iğnelemek, acısöz söylemek.
arıkil * Porselen yapmakta kullanılan bir çeşit ak ve gevrek kil, kaolin.
ArıKovanı * Yengeç takım yıldızıyöresinde bir yıldız kümesi.
arıkovanı * Arıların içinde bal yaptıklarıçeşitli maddelerden yapılmışyuva.
arıkovanı gibi işlemek * (bir yerin) gireni çıkanıçok olmak.
arıkuşu * Arıkuşugillerden, sırtısarı, karnımavimsi yeşil, Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Asya’da az ağaçlıklı,
açık yerlerde yaşayan bir kuş(Merops apiaster).
arıkuşugiller * Omurgalıhayvanlardan kuşlar sınıfına giren bir familya.
arısili * Tertemiz.
arısütü * Genç işçi arının başındaki bezlerden salgıladığı azotu çok madde.
arıcı * Bal almak için arıyetiştiren kimse.
arıcılık * Bal almak için arıyetiştirme işi.
arık * Ark.
* Fide veya fidan dikilen yer.
arık * Eti, yağıerimişzayıf, cılız, kuru, sıska.
arık çekmek * tıkanan, bozulan arklarıtemizleyip açmak.
arık emek * İşçinin, ek süre içinde harcadığıve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığıödenmeyen emek.
arıkçı * Su yolu yapan kimse.
arıklama * Arıklamak işi.
arıklamak * Arık (II) duruma gelmek.
arıklaşma * Arıklaşmak işi.
arıklaşmak * Arık (II) olmak.
arıklatma * Arıklatmak durumu.
arıklatmak * Arık (II) duruma getirmek.
arıklık * Zayıflık, sıskalık.
arılama * Arılamak işi, tenzih.
arılamak * Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek.
arılanma * Arılanmak durumu, arılaşma.
arılanmak * Arılaşmak.
arılar * Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınlarıve arka ayaklarıkıllarla örtülü
zar kanatlılar familyası.
arılaşma * Arılaşmak durumu, arıduruma gelme, özleşme.
arılaşmak * Arıduruma gelmek, saflaşmak, özleşmek.

Bir yanıt yazın