Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 28

başına devlet kuşu konmak * beklemediği büyük bir nimeti ele geçirmek.
başına dikmek * birini veya bir şeyi korumak için bir kimseyi görevlendirmek.
* bir içeceği kabıyukarıkaldırarak sonuna dek içmek.
başına dolamak * musallat etmek.
başına dünyanın belâsınısarmak * büyük felâket getirmek.
başına ekşimek * ağır yük olmak.
* üstüne kalmak.
başına geçirmek * başına giymek.
* bir şeyi öfke ile birisinin başına vurmak.
başına geçmek * görevi altında bulundurmak.
* bir işin yönetimini ele almak.
* bir işi yapmaya başlamak.
başına gelmek * bir görevin başına gelmek.
* kötü bir durumla karşılaşmak.
* beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak.
başına güneşgeçmek * güneşçarpmak.
başına işaçmak * uğraştırıcıve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak.
başına işçıkarmak * istenilmeyen veya uğraştırıcı bir işe yol açmak.
başına işçıkmak * boşa gitmeyen ve beklenmedik bir işveya olayla karşılaşmak.
başına kakınç etmek * yapılan bir iyiliği sürekli olarak söyleyerek bıktırmak.
başına kakmak * yapılan bir iyiliği yüzüne vurarak birini üzmek.
başına kalmak * istemediği hâlde bir işi yapmak veya bir kimseye bakmak zorunluğu ile karşılaşmak.
başına kan çıkmak * öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek.
başına karalar bağlamak * çok kederlenmek.
başına oturmak * Bir işi yapmaya başlamak, işe koyulmak.
başına sarmak * birine musallat etmek.
başına taç etmek * çok değer vermek, ilgi göstermek.
başına taşdüşmek (veya yağmak) * felâkete uğramak.
başına vur, ağzından lokmasınıal * uysal ve sessiz kimseler için kullanılır.
başına vurmak * (içtiği içki) ne yaptığını bilemez bir duruma düşürmek.
* (gaz veya sıcaktan) başıağrımak.
başına yıkmak * harap etmek, zor durumda bırakmak.
başında * (bir şeyin) sırada önde olanı, önde geleni.
başında beklemek (veya durmak) * yanında durup gözetlemek.
başında değirmen çevirmek * gürültü ile tedirgin etmek.
başında kavak yeli esmek * (genç için) sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak.
* gerçekleşmeyecekşeyler düşünerek vakit geçirme.
başında olmak * aynısıkıntılıdurumda bulunmak.
başında olmak * yöneticisi olmak.
başında paralansın * yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz.
başında torbasıeksik * eşek gibi bir adam.
başından almak * kurtulmak, sorumluluğu atmak.
başından aşağıkaynar sular dökülmek * üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntıduymak.
başından aşkın olmak * işi pek çok olmak.
başından atmak * yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak.
* sürdürülmesi gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermek.
başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak) * gücünün üstünde olan işlere kalkışmak.
başından geçmek * daha önce aynıduruma uğramışolmak.
başından kesmek * yapılması istenmeyen bir işi baştan engellemek.
başından korkmak * hayatından kaygıduymak, cezalandırılmaktan korkmak.
başından savmak * bir istekte bulunanısözde bir sebeple uzaklaştırmak.
başınıağrıtmak * gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
* bir işiçin birini tedirgin etmek, uğraştırmak.
başınıağrıtmamak (veya başınızıağrıtmayayım) * uzun uzun anlatılan bir sorunu sonuca bağlarken sözün uzadığınıanlatmak için söylenir.
başınıalamamak * bir şeyden kurtulamamak.
başınıalıp gitmek * izin almadan ve gideceği yeri bildirmeden gitmek, savuşmak.
başınıateşlere yakmak * başına büyük bir dert almak.
başını bağlamak * birini nişanlamak veya evlendirmek.
başını beklemek * gözetlemek.
başını belâya sokmak * birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek.
başını bir yere bağlamak * birini bir işe yerleştirmek, işsizlikten, başı boşluktan kurtarmak.

Bir yanıt yazın