Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 30

başkanlık etmek * bir toplantıveya topluluğu, başkan olarak yönetmek.
başkanlık makamı * Başkanın odasının bulunduğu veya oturduğu yer.
başkanlık sistemi * Devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükûmet etme ve devleti yönetme esasına bağlısiyasî
sistem.
başkarakter * Oyunun önde gelen aslî karakteri , aslî tipi.
başkası * Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi.
başkâtip * Bir resmî dairede veya kuruluşta çalışan kâtiplerin başı, başyazman.
başkâtiplik * Bir resmî dairede veya kuruluşta çalışan kâtiplerin başı, başyazman.
başkent * Başşehir.
başkentlik * Başkent olma durumu.
başkesit * Ağacın boyuna dikey yönde kesilmesi sonunda yıl halkalarının çember biçiminde görüntü verdiği yüzey.
başkilise * Piskoposluk makamı olan büyük kilise, katedral.
başkişi * Bir eserin veya bir oyunun en önemli kişisi, başkahraman.
başkomutan * Savaşta bir devletin bütün kara, deniz ve hava kuvvetlerine komuta eden en büyük komutan,
başkumandan, serdar.
başkomutanlık * Başkomutanın görevi.
* Başkomutanın makamı.
başkonakçı * Asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığıve yaşamaktan hoşlandığıkonakçı.
başkonsolos * En yüksek derecedeki konsolos.
başkonsolosluk * Başkonsolosun görevi.
* Başkonsolosun makamı.
başköşe * Bir yerde en saygın kişinin veya büyüklerin oturması için ayrılan yer.
başköşeye kurulmak * saygın kişilere ayrılan yere oturmak.
başkumandan * Başkomutan.
başkumandanlık * Başkomutanlık.
Başkurt * Rusya’daki Başkurdistan Federe Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk halkıveya bu halkın soyundan olan kimse.
* Bu halka özgü olan, bu halkla ilgili.
Başkurtça * Başkurt Türkçesi.
başlâhana * Yapraklarısıkı, yuvarlak başlılâhana (Brassica oleracea).
başlama * Başlamak işi.
başlama meridyeni * Boylamların hesabında başlangıç olarak kabul edilen meridyen.
başlama vuruşu * Futbolda oyuna ilk başlamada veya her golden sonra topu santrada yeniden oyuna sokmada yapılan vuruş.
başlama! * (hoşolmayan bir söz veya davranışla ilgili olarak) “tekrarlama” anlamında emir.
başlamak * Bir işe girişmek, harekete geçmek.
* Çalışır, işler, yürür duruma girmek.
* Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak.
* Görünmek.
* Etkisini gösterme.
* Hoşolmayan bir davranışa koyulmak.
başlangıç * Bir işin, bir dönemin, bir hayatın vb.nin ilk bölümü.
* Ön söz veya giriş, mukaddime.
başlangıç noktası * Bir işin veya şeyin başladığıyer.
* Sıfır sayısının, sayıdoğrusundaki yeri.
* Parametrelenmiş bir yayın uçlarından biri.
başlangıç tutmak * bir işi, bir dönemin, başladığınokta veya tarih olarak kabul etmek, belirtmek.
başlanılma * Başlanılmak işi.
başlanılmak * Başlanmak.
başlanma * Başlanmak işi.
başlanmak * Başlamak işine konu olmak.
* Başoluşmak.
başlatılma * Başlatılmak işi.
başlatılmak * Başlatmak işi yapılmak.
başlatma * Başlatmak işi.
başlatmak * Başlamasına yol açmak.
* (birinin) Kötü konuşmasına yol açmak.
başlayıcı * Bir şey öğrenmeye yeni başlayan (kimse), müptedi.
başlayış * Başlamak işi veya biçimi.
başlı * Başı olan.
başlı başına * Başka şeylerden ayrı olarak kendi başına, tek başına.
başlıca * En önemli, başta gelen.
başlık * Genellikle başıkorumak için giyilen nesne, takke, külâh, serpuş.
* Hayvan koşumunun başa geçirilen bölümü.
* Bir sütunun, bir direğin tepeliği.
* Bir yazının, bir kitabın bölümlerinin başına konulan ve konuyu kısaca tanıtan yazı, serlevha, antet.
* Bazı bölgelerde, evlenirken, damadın kaynatasına ödemesi görenek olan para.
* Tablaların veya işparçalarının düzgün kalmasını sağlamak amacı ile baştaraflarına takılan parça.
* Tekerlek parmaklarının çakılı olduğu kısım, top.
başlık atmak (veya koymak) * bir yazıya başlık olarak ad bulmak.
başlık vermek * bazı bölgelerde, evlenirken damat kaynatasına para veya mal vermek.
başlıkçı * Başlık yapan veya satan (kimse).
başlıklı * Başlığı olan.
* Antetli, anteti olan.

Bir yanıt yazın