bayağılık | * Bayağı olma durumu veya bayağıca davranış. |
bayan | * Hanım yerine kullanılan bir unvan. * Kadın özel adlarıyerine kullanılır. * Eş, karı. |
bayat | * Taze olmayan. * Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş. |
Bayat | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
bayatı | * Azerî ve Türkmen halk şiirinde mani türüne verilen ad. |
bayatî | * Klâsik Türk müziğinde uşşak dörtlüsüne buselik beşlisi katılmasıyla yapılmışeski bir makam. |
bayatîaraban | * Araban ve bayatî makamlarından oluşturulan bir birleşik makam. |
bayatîbuselik | * Bayatî makamının buselik beşlisi veya dörtlüsü ile sona ermesinden oluşan bir birleşik makam. |
bayatlama | * Bayatlamak durumu. |
bayatlamak | * Bayat duruma gelmek, tazeliğini yitirmek. |
bayatlatma | * Bayatlatmak işi. |
bayatlatmak | * Tazeyken kullanmayıp bayatlaması için bekletmek. |
bayatlık | * Bayat olma durumu. |
bayatsı | * Bayatlamaya başlamış. |
bayatsımak | * Bayatlamaya yüz tutmak. |
baygın | * Bayılmış, kendinden geçmiş. * Süzgün. * Gönül vermiş. * İnsanıkendinden geçirir gibi olan. * Yığılmış, dökülmüş. |
baygın baygın bakmak | * kendinden geçmiş bir şekilde, çevreye göz gezdirmek. * hayranlıkla seyretmek. |
baygın düşmek | * çok yorulmak. |
baygınlaşma | * Baygınlaşmak işi. |
baygınlaşmak | * Baygın duruma gelmek. * (göz için) Süzülmek. |
baygınlık | * Baygın olma durumu. * Duyumların durması, kan dolaşımının ve solunum görevlerinin duraklaması, vücudun kımıldanamaması gibi fizyolojik aksamalarla beliren kendinden geçme durumu. |
baygınlık geçirmek | * bayılmak. * çok heyecanlanmak, telâşlanmak. |
baygıntı | * Baygınlık. * İpek böceklerinin sindirim organlarında görülen ve yemden kesilmelerine yol açan bir hastalık; bu sebeple koza yapamama durumu. |
bayıla bayıla | * İsteyerek, istekle, çok isteyerek, severek. |
bayılma | * Baygın duruma girme, kendinden geçme. |
bayılmak | * Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek. * Çok hoşlanmak, çok sevmek. * Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk gibi etkenlerle dayanma gücünü yitirmek. * Vermek, ödemek. |
bayıltıcı | * Bayıltan. * Bayıltacak gibi etkide bulunan. |
bayıltma | * Bayıltmak işi. |
bayıltmak | * Bayılmasını sağlamak, bayılmasına yol açmak. |
bayılttırma | * Bayılttırmak işi veya durumu. |
bayılttırmak | * Bayılmasına yol açmak, bayılmasını sağlamak. |
bayındır | * (yer için) Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmışolan, mamur. |
Bayındır | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
bayındırcı | * Bayındır duruma getirici. |
bayındırlaşma | * Bayındırlaşmak durumu. |
bayındırlaşmak | * Bayındır duruma gelmek. |
bayındırlaştırma | * Bayındırlaştırmak işi, imar etme. |
bayındırlaştırmak | * Bir yeri bayındır duruma getirmek, imar etmek. |
bayındırlık | * Bayındır olma durumu, ümran. * Bayındır duruma getirme işi, imar. |
Bayındur | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
bayır | * Küçük yokuş. |
bayır aşağı | * Tepeden düze doğru. |
bayır kuşu | * Çalı bülbülü. |
bayır turpu | * İri bir turp türü (Cochlearia armoracia). * Kaba, terbiyesiz erkek. |
bayır yukarı | * Tepeye doğru, yokuş başına yönelerek. |
bayırlaşma | * Bayırlaşmak durumu. |
bayırlaşmak | * (yer ve yol için) Dikleşmek. |
bayi | * Bazımaddeleri satma izni olan kimse, dükkân veya kuruluş. |
bayilik | * Bir maddeyi sürekli satma işi. * Bu işin yapıldığıyer. |
baykuş | * Başında, kulak yerinde iki sorgucu bulunan, yırtıcı gece kuşlarının genel adı. |
Kategoriler