Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 36

baykuşgibi * uğursuzluk getirdiğine inanılan kimseler için söylenir.
baykuşgiller * Büyüklükleri çeşitli olan kukumav, puhu gibi yırtıcıkuşları içine alan kuşlar familyası.
baylan * Nazlı, şımarık (biçimde).
baylanlık * Zenginlik.
* Şımarıklık, naz, işve.
baylanma * Baylanmak işi.
baylanmak * Nazlanmak, şımarmak.
bayma * Baymak işi.
baymak * (yiyecek) Baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak.
* Aldatmak, kandırmak, etki altında bırakmak.
baypas * Damar aktarma.
* Devre dışı bırakma.
baypas ameliyatı * Kalpte tıkanmış bir damarın beslediği bölgeye kan akışınıartırmak için o bölgeye eklemek için yapılan
damar ameliyatı.
bayrağıyarıya indirmek * millî yas ilân etmek için bayrağıdireğin yarısına kadar indirmek.
bayrak * Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle
özelleştirilmiş, genellikle dik dörtgen biçiminde kumaş.
* Öncü.
* Simge, sembol.
* Baklagil çiçeklerinde diğerlerinden daha üstte bulunan, daha büyük olan ve çoğunlukla başka bir renkte ve
yuvarlakça olan taç yaprağı.
* Gerektiğinde indirilip kaldırılan, açılıp kapatılan kol.
bayrak açmak * gönüllü asker toplamaya girişmek.
* bir ülkü yolunda toplanmaya çağırmak.
bayrak çekmek (veya asmak) * bayrağı bir direğe veya ipe takmak.
bayrak dikmek * bayraklı bir sopayı bir yere saplamak.
bayrak direği * Bayrak asmak için hazırlanmışuzun direk.
* Gemilerde güvertenin en yüksek direği.
bayrak gibi * kendini belli edecek bir biçimde.
bayrak merasimi * Bkz. bayrak töreni.
bayrak töreni * Bayrak karşısındaki saygıduruşu.
bayrak yarışı * Atletizmde dört sporcudan oluşan ekibin aralarında paylaştıklarımesafelere başlarken elden ele geçirmek
yoluyla bir sopayı, bayrağıdüşürmeden yaptıklarıkoşu.
bayrakaltı * Ordu hizmeti, askerlik.
bayrakçı * Bayrak çeken kimse.
* Bayrak yapan, diken veya satan kimse.
bayraklarıaçmak * bağırıp çağırarak, hırçınlık etmek.
bayraklaşma * Bayraklaşmak işi veya durumu.
bayraklaşmak * Bayrak değeri kazanmak.
bayraklı * Bayrağı olan, üzerine bayrak çekilmiş bulunan (yer).
* Bkz. eli bayraklı.
bayraklık * Bayrak olmaya uygun kumaş.
* Bayrak asmaya uygun direk.
bayraktar * Bayrağıtaşıyan kimse.
bayraktarlığınıyapmak * bir akımın, bir görüşün yayılmasında öncü olarak çalışmak.
bayraktarlık * Bayraktarın görevi.
bayraktarlık etmek * öncülük etmek, yol göstermek.
bayram * Millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler.
* Sevinç, neşe.
* Özel olarak kutlanan gün.
bayram alayı * Bayram günlerinde padişahların camiye gidişve gelişsırasında yapılan tören.
bayram ayı * (Hicrî takvime göre) Ramazandan sonra gelen ay, şevval.
bayram çocuğu * Bayram dolayısıyla süslenmiş, donatılmış, sevinçli çocuk.
* Bayram günü doğmuşçocuk.
bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü * gösterilen bu ilginin, bu yakınlığın bir sebebi olacak.
bayram etmek (veya yapmak) * çok sevinmek.
bayram günü * Bayrama rastlayan, bayramın kutlandığı gün.
bayram haftasınımangal tahtasıanlamak * sözü, konu ile hiçbir ilgisi olmayacak biçimde ters anlamak.
bayram havası * Neşeli, sevinçli bir ortam.
bayram hediyesi * Bayram günleri karşılıklıveya tek yanlıverilen armağan.
bayram koçu gibi * gösterişli ve zevksiz bir biçimde süslenmişolan.
bayram namazı * Dinî bayramların ilk gününde sabah namazından sonra kılınan özel namaz.
bayram şekeri * Özellikle dinî bayramlarda konuklara ikram edilen şeker veya çikolata.
bayram tebriği * Bayramıkutlamak için yazılıp gönderilen kart veya birine yapılan ziyaret.
bayram topu * Dinî bayramların başladığınıduyurmak için atılan top.
bayram yeri * Bayram günlerinde çocuklar için kurulan açık eğlence yeri.
bayram ziyareti * Dinî bayram günlerinde, bayramıkutlamak için yapılan kısa ziyaret.
bayramda seyranda * seyrek olarak, arada sırada.
bayramdan bayrama * çok seyrek olarak, nadir olarak, nadiren.

Bir yanıt yazın