Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 37

Bayramî * Hacı bayram Veli’nin tarikatına girmişolan kimse.
Bayramîlik * Bayramî tarikatı.
* Bayramî tarikatından olma durumu.
bayramlaşma * Bayramlaşmak işi.
bayramlaşmak * Birbirinin bayramınıkutlamak.
bayramlık * Bayramda kullanılan, bayrama özgü olan.
* Bayramlarda verilen armağan.
bayramlık ad * Birisi tarafından hakaret yollu kullanılan sözün kendisine ait olduğunu bildirmek için kullanılır.
bayramlık ağız * küfür.
bayramlık ağzınıaçmak * kaba konuşmak, küfretmek.
bayramüstü * Bayrama yakın.
bayramüzeri * Bkz. Bayramüstü.
bayrı * Çok eski zamanda var olmuşveya eskiden beri var olan, kadim.
bayrılık * Bayrı olma durumu, kıdem.
baysal * Huzur ve refah içinde olan.
baysallık * Huzur ve refah içinde bulunma durumu.
baysungur * Şahin cinsinden, yırtıcı bir kuş.
baytar * Hayvan hastalıklarıhekimi, veteriner.
baytarlık * Baytarın mesleği.
baz * Temel, esas.
* Bir asitle birleşince bir tuz oluşturan madde, esas.
* Taban.
baz losyon * Cildin esnek ve sağlıklı görünmesini sağlamak ve özellikle yağlıciltlerin parlak görüntüsünü gidermek için
kullanılan bir tür losyon.
baza * Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak.
* Dolap gövdesinin zemine düzgün oturmasına yarayan çerçeve şeklindeki kaide.
bazal * Bazıçok olan (tuz) veya bazın özelliklerini taşıyan (madde), esasî.
bazalt * Koyu renkli, sert, bir çeşit yanardağkültesi.
bazar * Çarşı, pazar.
* Pazarlık, alışveriş.
bazen * Ara sıra, arada bir, kimi vakit.
bazı * Birtakım, kimi.
* Ara sıra, arada bir, kimi vakit.
bazı bazı * Ara sıra, arada bir.
bazıdingil döner bazıteker * karşılıklı ilişkilerde her iki tarafa da zaman zaman söz söyleme hakkıdoğar anlamında kullanılır.
bazıları(veya bazısı) * birtakımı, kimisi.
baziçe * Oyun.
bazidiyospor * Bazitli mantarların sporlarına verilen ad.
bazik * Baz niteliği gösteren.
* Birleşiminde asit ve baz ağırlığı oranınormal tuza göre az, fakat baz oranınormal tuza göre yüksek olan
(tuz).
bazik oksitler * Çoğu oksijen bakımından zayıf olan, su ile birleşince baz etkisi gösteren, asitlerle birleşince tuzlarıveren
oksitler.
bazilika * Kral sarayı.
* Dikdörtgen biçiminde, uç kısmında yarım çembere benzeyen bir çıkıntısı olan Roma mahkemesi.
* Ortadaki yüksek, yanlardakiler daha alçak olmak üzere içi, iki sıra sütunla, üç salona ayrılmış, dikdörtgen
biçiminde kilise.
bazit * Bazit mantarların üreme organı.
bazitli mantarlar * Sporları bazitlerin içinde bulunan mantarlar grubu.
bazlama * Sacda pişirilmişyuvarlak pide.
* Tatlısı bol, kalın gözleme.
bazlamaç * Bazlama.
bazlaşma * Bir maddenin baz durumuna gelmesi.
bazuka * Roketatar.
Be * Berilyum’un kısaltması.
be * Türk alfabesinin ikinci harfinin adı.
be * (teklifsiz konuşmada) Ey, hey, yahu.
bebe * Bebek, küçük çocuk.
bebe aspirini * Küçük çocuklara içirilmek üzere, ilâcıözel olarak yapılmışaspirin.
bebecik * Küçük veya acınacak durumda olan bebek.
* Yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunan kimse.
bebek * Meme veya kucak çocuğu.
* Plâstik, tahta, bez vb.den yapılan insan biçiminde oyuncak.
* Sevgi seslenişi olarak kullanılır.
* Göz bebeği.
bebek beklemek * (kadın) gebe durumda bulunmak.
bebek gibi * çok güzel (kadın).
* bebeğe yakışır biçimde.
bebek ölümü * Çeşitli hastalıklardan, 0-2 yaşgrubunda bulunanların ölümü.
bebekçe * Bebek gibi, bebeğe yakışır biçimde.

Bir yanıt yazın