Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 40

beğenilme * Beğenilmek işi veya durumu.
beğenilmek * İyi ve güzel bulunmak.
* Sevilmek, hoşa gitmek.
beğenirlik * Beğenme durumu, beğenilir olma durumu.
beğeniş * Beğenme.
beğenme * Beğenmek işi.
beğenmek * İyi veya güzel bulmak.
* Benzerleri arasından birini seçip ayırma.
* Onaylamak, kabul etmek, tasvip etmek.
beğenmemek * İyi veya güzel bulmamak.
* Kuşku duymak, kuşku ile karşılamak.
* Küçümsemek, hor görmek.
* Onaylamamak.
beğenmeyen kızını(veya küçük kızını) vermesin * bir durumun beğenilmemesi karşısında, beğenmeyenin umursanmadığınıanlatır.
beğenmezlik * Beğenmeme, iyi veya güzel bulmama.
beğlik * Beylik.
behavyorizm * Davranışçılık.
behemehal * Her hâlde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka.
beher * Her bir.
behey * Çıkışma bildirmek için kullanılan bir ünlem.
behime * Dört ayaklıhayvan.
behimî * (duygular için) Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan.
behimîlik * Behimî olma durumu.
behişt * Cennet, uçmak.
behre * Pay, nasip, hisse.
behresiz * Payı, nasibi, hissesi olmayan; bîbehre.
beis * Engel, uymazlık.
* Kötülük, zarar.
beis görmemek * sakınca, zarar görmemek.
beis yok * zararıyok, önemi yok.
bej * Sarıya çalan açık kahverengi.
* Bu renkte olan.
bek * Sert, katı; sağlam.
bek * Savunucu.
bek * Hava gazılâmbasının ucu.
beka * Kalıcılık, ölmezlik.
beka bulmak * ölmezlik erdemine ulaşmak, ölümsüzleşmek.
bekar * Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti.
bekâr * Evlenmemişkimse.
* Evli olduğu hâlde ailesinden ayrı, yalnız yaşayan kimse.
bekâr kalmak (veya yaşamak) * evlenmemek, evlenmemişolmak.
* ölüm veya boşanma dolayısıyla eşini yitirmek.
bekâr odası * Bekârların, taşradan gelmişişçilerin kalacağı oda.
bekâra karı boşamasıkolaydır * bilgi ve tecrübesi olmayan bir kimsenin işi hafife alması, önemsememesi, gereğince değerlendirememesi
tâbiîdir.
bekâret * Kız oğlan kız olma durumu, kızlık, erdenlik.
* Saflık, temizlik, masumluk.
* Sanat ve düşüncede özgünlük, yenilik.
* Doğallık, tazelik.
bekârhane * Bekârların kalması için ayrılmışveya düzenlenmişoda.
* Bekârların yaşadığımüstakil ev.
bekârlık * Bekâr olma durumu.
bekârlık sultanlık * evlenmeden tek başına yaşamanın daha iyi olduğunu anlatır.
bekas * Çulluk.
bekçi * Bir şeyi veya bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse.
bekçi kalmak * koruyucu, gözcü, denetleyici olarak beklemek.
bekçilik * Bekçinin yaptığı iş.
bekçilik etmek * (bir şeyi) bekleyip korumak.
bekinme * Bekinmek işi.
bekinmek * İnat etmek, direnmek.
* Kapanmak, tıkanmak.
bekitme * Bekitmek işi.
bekitmek * Kapamak, tıkamak.
bekle yârin köşesini! * yakında gerçekleşeceği sanılmayan umutlar karşısında söylenir.
bekleme * Beklemek işi.
* Vakit öldürme.
bekleme odası * Bir kimseyi veya bir taşıtı beklemek için gelenlerin oturduklarıyer.

Bir yanıt yazın