çırpmak | * Hızla ve kesik kesik silkelemek. * İki şeyi birbirine çarpmak. * Bir şeyin ucundan bir parça kesmek. * Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık gibi bir şeyle karıştırmak. * Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkıkavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırt üstü savurmak. * Çalmak, hırsızlık etmek. |
çırptırma | * Çırptırmak işi. |
çırptırmak | * Çırpmak işini yaptırmak. |
çıt | * Küçük bir şeyin kırılırken çıkardığıhafif ve süreksiz ses. |
çıt çıkarmamak | * hiç ses çıkarmamak. |
çıt çıkmamak | * en hafif bir ses bile çıkmamak. |
çıt etmek | * çıt sesi çıkarmak. |
çıt yok | * en hafif bir ses bile yok. |
çıta | * Düzgün biçilmişuzun ve ensiz tahta. |
çıtak | * Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan. * Kaba, huysuz, kavgacı. |
çıtçıt | * Üzerinde dikili bulunduklarışeyin iki kenarınıüst üste getirerek birleştirmeye yarayan iki parçadan yapılmış metal tutturmalık, fermejüp, kopça. * Mobilya kapaklarını, kapılarıkilitleme ve sürgülemenin dışında kapalıtutmaya yarayan ve az bir kuvvetle açılıp kapanmasınısağlayan iki parçalımetal veya plâstik araç. |
çıtçıtlama | * Çıtçıtlamak işi. |
çıtçıtlamak | * Çıtçıtla tutturmak. |
çıtıpıtı | * Ufak tefek ve sevimli. |
çıtır çıtır | * Kömür ve odun yanarken, ince tahta çubuklar vb. kırılırken, gevrek bir şey yenilirken çıkan ses. |
çıtır çıtır etmek | * çıtırdamak. |
çıtır çıtır konuşmak | * düzgün ve uzunca konuşmak. |
çıtır pıtır | * (çocuklar için) Kolaylıkla ve tatlıtatlı(konuşmak). * Çıtıpıtı. |
çıtırdama | * Çıtırdamak işi. |
çıtırdamak | * Çıtır çıtır ses çıkarmak. |
çıtırdata çıtırdata | * Çıtırdatarak. |
çıtırdatış | * Çıtırdatmak işi veya biçimi. |
çıtırdatma | * Çıtırdatmak işi. |
çıtırdatmak | * Çıtır çıtır ses çıkarmasına yol açmak. |
çıtırdayış | * Çıtırdamak işi veya biçimi. |
çıtırtı | * Çıtırdama sesi. |
çıtkırıldım | * Aşırı incelik, dayanıksızlık ve çekingenlik gösteren (kimse). |
çıtkırıldımlık | * Çıtkırıldım olma durumu. |
çıtlama | * Çıtlamak işi. * Antep fıstığının kabuğunu aralama. |
çıtlamak | * Çıt sesi çıkarmak. |
çıtlatılma | * Çıtlatılmak işi. |
çıtlatılmak | * Çıtlatmak işi yapılmak. |
çıtlatış | * Çıtlatmak işi veya biçimi. |
çıtlatma | * Çıtlatmak işi. * Antep fıstığının kabuğunu aralama. |
çıtlatmak | * Bir şeyden çıt sesi çıkarmak. * Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek kadar söz etmek. * Antep fıstığının kabuğunu aralamak. * İşparçalarının bazıyerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek. |
çıtlık | * Çitlembik. |
çıtpıt | * Ayak altında ezilerek çıtır çıtır ses çıkaran bir tür patlangaç, çatapat. |
çıvdırma | * Çıvdırmak işi. |
çıvdırmak | * Çıvmak işini yaptırmak. |
çıvgar | * Çift sürmekte veya araba çekmekte olan hayvanlara yardımcı olarak koşulan hayvan. |
çıvgın | * Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. * Ağaç sürgünü, filiz. |
çıvlama | * Çıvlamak işi. |
çıvlamak | * Fışkırarak akmak. |
çıvma | * Çıvmak işi. |
çıvmak | * Atlamak, sıçramak, zıplamak. * (hızla giden bir şey) Bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek. |
çıyan | * Çok ayaklılardan.sarımtırak renkte, zehirli böcek (Scolopendra). |
çıyan gibi | * hain bakışlısarışın kimse. |
çıyan gözlü | * Mavi gözlü. |
çıyanlık | * Hain olma durumu, hainlik. |
çıyanlık etmek | * hainlik etmek. |
Kategoriler