Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 34

çırpmak * Hızla ve kesik kesik silkelemek.
* İki şeyi birbirine çarpmak.
* Bir şeyin ucundan bir parça kesmek.
* Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık gibi bir şeyle karıştırmak.
* Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkıkavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırt
üstü savurmak.
* Çalmak, hırsızlık etmek.
çırptırma * Çırptırmak işi.
çırptırmak * Çırpmak işini yaptırmak.
çıt * Küçük bir şeyin kırılırken çıkardığıhafif ve süreksiz ses.
çıt çıkarmamak * hiç ses çıkarmamak.
çıt çıkmamak * en hafif bir ses bile çıkmamak.
çıt etmek * çıt sesi çıkarmak.
çıt yok * en hafif bir ses bile yok.
çıta * Düzgün biçilmişuzun ve ensiz tahta.
çıtak * Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan.
* Kaba, huysuz, kavgacı.
çıtçıt * Üzerinde dikili bulunduklarışeyin iki kenarınıüst üste getirerek birleştirmeye yarayan iki parçadan yapılmış
metal tutturmalık, fermejüp, kopça.
* Mobilya kapaklarını, kapılarıkilitleme ve sürgülemenin dışında kapalıtutmaya yarayan ve az bir kuvvetle
açılıp kapanmasınısağlayan iki parçalımetal veya plâstik araç.
çıtçıtlama * Çıtçıtlamak işi.
çıtçıtlamak * Çıtçıtla tutturmak.
çıtıpıtı * Ufak tefek ve sevimli.
çıtır çıtır * Kömür ve odun yanarken, ince tahta çubuklar vb. kırılırken, gevrek bir şey yenilirken çıkan ses.
çıtır çıtır etmek * çıtırdamak.
çıtır çıtır konuşmak * düzgün ve uzunca konuşmak.
çıtır pıtır * (çocuklar için) Kolaylıkla ve tatlıtatlı(konuşmak).
* Çıtıpıtı.
çıtırdama * Çıtırdamak işi.
çıtırdamak * Çıtır çıtır ses çıkarmak.
çıtırdata çıtırdata * Çıtırdatarak.
çıtırdatış * Çıtırdatmak işi veya biçimi.
çıtırdatma * Çıtırdatmak işi.
çıtırdatmak * Çıtır çıtır ses çıkarmasına yol açmak.
çıtırdayış * Çıtırdamak işi veya biçimi.
çıtırtı * Çıtırdama sesi.
çıtkırıldım * Aşırı incelik, dayanıksızlık ve çekingenlik gösteren (kimse).
çıtkırıldımlık * Çıtkırıldım olma durumu.
çıtlama * Çıtlamak işi.
* Antep fıstığının kabuğunu aralama.
çıtlamak * Çıt sesi çıkarmak.
çıtlatılma * Çıtlatılmak işi.
çıtlatılmak * Çıtlatmak işi yapılmak.
çıtlatış * Çıtlatmak işi veya biçimi.
çıtlatma * Çıtlatmak işi.
* Antep fıstığının kabuğunu aralama.
çıtlatmak * Bir şeyden çıt sesi çıkarmak.
* Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek kadar söz etmek.
* Antep fıstığının kabuğunu aralamak.
* İşparçalarının bazıyerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek.
çıtlık * Çitlembik.
çıtpıt * Ayak altında ezilerek çıtır çıtır ses çıkaran bir tür patlangaç, çatapat.
çıvdırma * Çıvdırmak işi.
çıvdırmak * Çıvmak işini yaptırmak.
çıvgar * Çift sürmekte veya araba çekmekte olan hayvanlara yardımcı olarak koşulan hayvan.
çıvgın * Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur.
* Ağaç sürgünü, filiz.
çıvlama * Çıvlamak işi.
çıvlamak * Fışkırarak akmak.
çıvma * Çıvmak işi.
çıvmak * Atlamak, sıçramak, zıplamak.
* (hızla giden bir şey) Bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek.
çıyan * Çok ayaklılardan.sarımtırak renkte, zehirli böcek (Scolopendra).
çıyan gibi * hain bakışlısarışın kimse.
çıyan gözlü * Mavi gözlü.
çıyanlık * Hain olma durumu, hainlik.
çıyanlık etmek * hainlik etmek.

Bir yanıt yazın