Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 38

çiğnenmek * Çiğnemek işi yapılmak.
* İşgal altına alınmak.
çiğnetme * Çiğnetmek işi.
çiğnetmek * Çiğnemek işini yaptırmak.
çiğneyiş * Çiğnemek işi veya biçimi.
çiklet * Şekerli ve kokulu çiğneme sakızı, jiklet.
çikletçi * Çiklet yapan veya satan kimse.
çikletçilik * Çikletçinin işi ve mesleği.
çikolata * Kakaodan yapılan ve bazen içine şeker, süt, fıstık, fındık katılan yiyecek.
çikolatacı * Çikolata yapan veya satan kimse.
* Çok çikolata yiyen veya seven kimse.
çikolatacılık * Çikolata yapmak veya satmak işi.
çikolatalı * Çikolatası olan.
çil * Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağtavuğu (Tetrastes bonasia).
çil * Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler.
* Aynada oluşan leke.
* Köklerdeki kıl gibi ince uzantılar.
* Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan).
* Yeni ve parlak.
çil çil * Pırıl pırıl, parlak.
çil yavrusu gibi dağılmak * toplu bir hâlde bulunan insanların her biri bir yana dağılmak.
çile * Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıklarızahmetli ve perhizli dönem.
* Zahmet, sıkıntı.
çile * İpek, yün, pamuk gibi her türlü iplik kangalı.
* Yay kirişi.
çile çekmek * çok sıkıntıçekmek.
çile çıkarmak (veya doldurmak) * sıkıntılı bir işin veya bir durumun sona ermesini beklemek.
çilecilik * Dinî maksatlarla ve törelere bağlı olarak tabiî eğilimleri ve beden isteklerini yenmek için isteyerek acı
çekme.
çileden çıkarmak * çok kızdırmak.
çileden çıkmak * olup bitenler karşısında sabrıve dayanıklığıkalmayıp taşkınlık göstermek.
* çile süresini bitirmek.
çilehane * Dervişlerin çile doldurduklarıyer.
çilek * Gülgillerden, saplarısürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki.
* Bu bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızırenkli meyvesi.
çilek reçeli * Çilek ve şekerden yapılan kokulu bir tür reçel.
çilek suyu * Çilekten sıkılan meyve suyu.
çilek üzümü * Bir tür üzüm.
çilekçi * Çilek yetiştiren veya satan kimse.
çilekçilik * Çilek yetiştirme veya satma işi.
çilekeş * Birçok sıkıntılıve üzüntülü durumlara düşmüşolan.
çilekeşlik * Çilekeşolma durumu.
çileli * Çilesi olan, çok sıkıntıçekmişolan.
* Çok üzüntülere yol açan.
çilemek * Yağmur çiselemek.
* Nemlenmek, ıslanmak.
* (bülbül) Şakımak.
çilenti * Hafif yağmur, serpinti.
çilesi dolmak * dervişve tarikat ehlinin sadece dua ve ibadetle geçirmeleri gereken süreyi tamamlayarak çileden çıkması.
* üzücü ve sıkıntılı bir durumdan kurtulmak.
çileye girmek * dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıklarızorlu ve perhizli döneme girmek.
çilingir * Kilit, anahtar gibi demirciliğin ince işlerini yapan usta.
çilingir sofrası * Üzerine meze ve içki konmuştepsi, küçük içki sofrası.
çilingirlik * Çilingirin yaptığı iş.
çillenme * Çillenmek işi.
çillenmek * Çil (Il) oluşmak.
çilli * Çili olan.
çilsiz * Çili olmayan.
çim * Buğdaygillerden, bahçelerin yeşillendirilmesinde yararlanılan çok yıllık bitki (Lolium).
çim çim * İsteksizce.
çimbali * Orkestralarda çalınan iki yuvarlak yüzeyden oluşmuşmetal vurmalıçalgı.
çimçek * Serçenin küçük bir türü.
çimdik * Çimdiklemek işi.
* Başparmakla işaret parmağının ucu arasına alınan miktar.
* Gönül kıracak söz.
* Tatar böreği.
çimdik atmak (veya basmak) * çimdiklemek.
çimdikleme * Çimdiklemek işi.

Bir yanıt yazın