çimdiklemek | * Bir kimsenin etini iki parmak ucu arasında kıstırarak sıkıp acıtmak. * Bir bütünden küçük küçük parçalar koparmak. |
çimdiklenme | * Çimdiklenmek işi. |
çimdiklenmek | * Çimdik atılmak. |
çimdirme | * Çimdirmek işi veya durumu. |
çimdirmek | * Çimmek işini yaptırmak. |
çimek | * Çimecek yer. |
çimen | * Kendiliğinden yetişmişçim. * Bkz. çemen. |
çimenli | * Çimeni olan. |
çimenlik | * Çimeni olan (yer). |
çimensiz | * Çimeni olmayan. |
çimento | * Killi kalkerleri özel fırınlarda pişirip ezmekle elde edilen, çamuru çarçabuk katılaşıp sertleşen ve yapılara harç olarak kullanılan kül renginde veya beyaz toz. |
çimentocu | * Çemento üreten veya satan kimse. |
çimentoculuk | * Çimento üretmek veya satmak. |
çimentolama | * Çimentolamak işi. |
çimentolamak | * Çimento sürmek, çimento ile sıvamak. |
çimentolanma | * Çimentolanmak işi. |
çimentolanmak | * Çimento sürülmek, çimento ile kaplanmak. |
çimentolatma | * Çimentolatmak işi. |
çimentolatmak | * Çimento ile sıvatmak, çimento karışımımalzeme ile yaptırmak. |
çimentolu | * Çimentosu olan. |
çimentosuz | * Çimentosu olmayan. |
çimleme | * Çimlemek işi. |
çimlemek | * Çim ekmek. |
çimlendirme | * Çimlendirmek işi. |
çimlendirmek | * Çimlenmesini sağlamak. |
çimlenme | * Çimlenmek işi. |
çimlenmek | * Çimle kaplanmak. * Üzerinde çim bitmek. * Kendinin olmayan şeylerden biraz yarar sağlamak. * (yiyeceklerden) Azar azar alıp yemek. |
çimleyiş | * Çimlemek işi veya biçimi. |
çimmek | * Suya bütün vücuduyla girip çıkmak. |
Çin anasonu | * Manolyagillerden, sarırenkteki çiçekleri anason kokan bir ağaççık (lllicium anisatum). |
Çin gülü | * Bkz. kamelya. |
Çin lâhanası | * Çin’de yetiştirilen bir tür lâhana. |
Çin leylâğı | * Tespih ağacı. |
çinakop | * Lüfer balığının küçüğü (Temnodon altator). |
Çince | * Çin dili. |
çinçilya | * Çinçilyagillerden, postu için avlanan, yumuşak ve gümüşrengi tüyleri olan kemirici hayvan (Chinchilla laniger). |
çinçilyagiller | * Örnek hayvanıçinçilya olan kemiriciler familyası. |
Çingen | * Çingene. |
Çingene | * Hindistan’dan çıktıklarısöylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde göçebe olarak yaşayan bir topluluk veya bu topluluktan olan kimse. * (Küçük ç ile) Cimri. |
Çingene borcu | * Tutarıpek önemli olmamakla birlikte ufak ve dağınık borçların bütünü. |
Çingene çergesi | * Derme çatma ve pis bir yer. |
Çingene çergesinde musandıra ne arar | * yoksul bir kimseden ne beklenir?. |
Çingene düğünü | * Gürültülü toplantı. |
Çingene kavgası | * Önemsiz bir sorun üzerine başlayıp gittikçe kızışan, yakasıaçılmadık küfürlere yol açan kavga. |
Çingene palamudu | * Palamut balığının yavrusu. |
Çingene parası | * Bozuk para, ufaklık. |
Çingene pembesi | * Göz alıcı, çiğpembe renk. * Bu renkte olan. |
Çingenece | * Çingene dili. * (Küçük ç ile) Çingeneye yaraşır (biçiminde), çingene gibi. |
çingeneleşme | * Çingeneleşmek işi. |
çingeneleşmek | * Cimrice davranışlarda bulunmak. |
Kategoriler