Çingenelik | * Çingene olma durumu. * (Küçük ç ile) Arsızca aç gözlülük, cimrilik. |
çini | * Duvarlarıkaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlıve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans. * Sırlıve süslü, pişmiş balçıktan yapılmışolan. |
çini döşemek | * bir yeri çini ile kaplamak. |
çini mürekkebi | * Simsiyah, ince ve solmaz bir is mürekkebi. |
çinici | * Çini yapan veya satan kimse. |
çinicilik | * Çini yapma sanatı. |
çinili | * Çinisi olan, çinilerle bezenmişolan. |
çinisiz | * Çinisi olmayan. |
çinke | * Sağlam, sert taş. * En ufak parça. * Benek. |
çinko | * Atom numarası30, atom ağırlığı65,37, mavimsi beyaz renkte olan sert bir element, tutya. KısaltmasıZn. * Bu elementten yapılmış. |
çinko | * Tombala oyununda kartın bir veya iki sırasınıdoldurunca kazandığını bildiren ve açıkça söylenen söz. * Tombala oyununda kartın bir veya iki sırasınıdoldurana verilen ödül. |
çinkograf | * Çinkografi ustası. |
çinkografi | * Çoğaltılmak istenilen resim veya yazıların kalı bınıçinko üzerine çıkarma sanatı. |
Çinli | * Çin milletinden veya bu milletin soyundan olan (kimse). |
çintiyan | * İçi astarlı, uzun kadın donu, kadın şalvarı. |
çip | * Milimetrik yüzeyler üzerinde on binlerce devre elemanından oluşan ve son derece karmaşık elektronik devrelerin yerleştirildiği, genellikle silikon gibi yarı iletken bir malzemeden yapılmışince bir dilim. |
çipil | * (göz için) Ağrılıve kirpikleri dökülmüş. |
çipilleşme | * Çipilleşmek işi. |
çipilleşmek | * Gözleri çipil duruma gelmek. |
çipilti | * Yağmur serpintisi. |
çipo | * Gemiyi istenilen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan, iki veya daha çok kolu bulunan gemi demiri. |
çipura | * Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı(Aurata aurata). |
çir | * Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. |
çirçirci | * Çirçir yapan kimse. |
çiriş | * Çirişotunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karılarak tutkal gibi kullanılan esmer, sarı bir toz. |
çirişgibi | * yapışkan ve acı. |
çirişotu | * Zambakgillerden, beyaz çiçekli bir bitki (Asphodelus). |
çirişçi | * Çirişyapan ve satan kimse. |
çirişçi çanağı | * Çirişhazırlamakta kullanılan derin kap. * Acıve kurumuş, zehir gibi. |
çirişçilik | * Çirişçinin işi veya mesleği. |
çirişleme | * Çirişlemek işi. |
çirişlemek | * Çirişsürmek. |
çirişlenme | * Çirişlenmek işi veya durumu. * Nişastanın ve bazı inorganik tuzların etkisi ile granürler yapısının bozulması, su alarak şişmesi, kristal özelliğini kaybetmesi ve viskozite ve enzimlere karşıhassasiyetinin artması. |
çirişlenmek | * Çirişsürülmek. |
çirişli | * Çirişsürülmüş. * İnceliği kola ile örtülmüş(bez, kumaş). |
çirkef | * Pis ve bulanık su. * İğrenç ve bulaşkan (kimse veya şey). |
çirkefçe | * Çirkefe yakışır bir biçimde (olan). |
çirkefe (çamura) taşatmak (veya çirkefi üzerine sıçratmak) | * edepsiz bir kimsenin tepkisine yol açacak bir davranışta bulunmak. |
çirkefleşme | * Çirkefleşmek işi. |
çirkefleşmek | * Çirkef durumuna gelmek. |
çirkefli | * İğrenç ve pis durumda bulunan. |
çirkeflik | * Çirkef olma durumu veya çirkefçe davranış. |
çirkin | * Göze veya kulağa hoşgelmeyen, güzel karşıtı. * Yakışık almayan. * Karanlık, dalavereli, şüpheli. |
çirkin kaçmak | * hoşolmayan bir durum olmak. |
çirkince | * Çirkine yakın, çirkin bir biçimde (olan). |
çirkinleşme | * Çirkinleşmek işi. |
çirkinleşmek | * Çirkin bir duruma gelmek. |
çirkinleştirme | * Çirkinleştirmek işi. |
çirkinleştirmek | * Çirkin bir duruma getirmek. |
çirkinlik | * Çirkin olma durumu. * Çirkin olanın niteliği. |
Kategoriler