Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 51

çuha çiçeğigiller * İki çeneklilerden, örneği çuha çiceği olan bir bitki familyası.
çuhacılık * Çuha dokuma işi.
çuhadar * Bir dairenin dışardaki ayak işlerine bakan kimse.
çuhadarlık * Çuhadarın işi.
çuhalı * Çuhası olan.
çuhçuh * (çocuk dilinde) Tren.
* Lokomotifin çalışırken çıkardığıses.
çuka * Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de yaşayan tekirlerin irisi.
çukur * Çevresine göre aşağıçökmüşolan (yer).
* Çene ve yanaktaki gamze.
* Sin, mezar.
çukur açmak * toprağıkazarak çukur yapmak.
çukura düşmek * kötü ve uygunsuz bir duruma girmek.
çukurlanma * Çukurlanmak işi.
çukurlanmak * Çukur durumuna girmek veya çukurlu olmak.
çukurlaşma * Çukurlaşmak işi.
çukurlaşmak * Çukur duruma gelmek.
çukurlatma * Çukurlatmak işi.
çukurlatmak * Çukur durumuna getirmek veya çukurlu yapmak.
çukurlu * Çukuru olan.
çukurluk * Çukur olma durumu.
* Çukur yer.
çukurunu kazmak * birinin felâketine yol açacak bir düzen kurmak.
çul * Genellikle kıldan yapılmışkaba dokuma.
* Kıldan veya yünden yapılmışhayvan örtüsü.
* Giyim, giysi.
çul çaput * Dokunmuşeski eşya veya eski giysi.
* Her türlü dokunmuşkumaş.
çul tutmaz * giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse).
çulcu * Çul işleriyle uğraşan kimse.
çulha * El tezgâhında bez dokuyan kimse.
çulha kuşu * Bir iskete türü (Parus pendulinus).
çullama * Çullamak işi.
* Tavşan ve kuzu eti ile kızartılmışhamur yemeği.
çullamak * Hayvana çul örtmek.
* Fırtınalıdenizde dalgalar güverteye su atmak.
çullandırma * Çullandırmak işi veya durumu.
çullandırmak * Çullanmasına sebep olmak.
çullanış * Çullanmak işi veya biçimi.
çullanma * Çullanmak işi.
çullanmak * Alta almak için birinin üzerine abanmak.
* Birini bezdirecek, bıktıracak kadar tedirgin edici olmak.
çulluk * Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da yaşayan, 32 cm uzunluğunda, tüyleri kahverengi ve kül
rengi, göçebe, eti için avlanan, uzun gagalı bir kuş, bekas (Scolopax rusticola).
çullukgiller * Yağmur kuşlarının örnek hayvanıçulluk ve batak çulluğu olan alt familyası.
Çulpan * Venüs.
çulsuz * Çulu olmayan.
* Varlıksız, parasız.
çultar * Eyerin veya palanın üzerine örtülen kilim, halı gibi örtü.
çultarı * Bkz. çultar.
çulu düzmek (veya düzeltmek) * giyimi kuşamıyenilemek.
* maddî durumu iyileşmek.
çupra * Bkz. çopra.
çupra balığı * Çipura.
çurçur * Lâpina familyasından, eti pek sevilmeyen, küçük bir deniz balığı(Crenilabrus).
* Önemsiz, değersiz.
çurlatma * Çurlatmak işi veya durumu.
çurlatmak * Hızla, hızlandırmak.
çuşka * Acı biber, kırmızı biber.
çuval * Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba.
* Bir çuvalın alabileceği miktar.
çuval gibi * kaba ve seyrek (kumaş) veya bol ve ütüsüz (giysi).
çuvalcı * Çuval yapan veya satan kimse.
* Tarım işlerinde ürünü çuvallara dolduran kimse.
çuvalcılık * Çuval yapıp satma işi.
* Ürünü çuvala doldurma işi.
çuvaldız * Çuval gibi dokumalar dikmekte kullanılan, ucu yassıve eğri, büyük iğne.

Bir yanıt yazın