You can live your life in a crowded city
– Hayatınızı kalabalık bir şehirde yaşayabilirsiniz
You can walk along a crowded street
– Kalabalık bir caddede yürüyebilirsiniz
But the city really ain’t no bigger
– Ama şehir gerçekten daha büyük değil
Than the friendly people, friendly people that you meet
– Dost canlısı insanlar, tanıştığınız dost canlısı insanlar
You might be a sweet young, sweet young pretty pretty
– Tatlı bir genç olabilirsin, tatlı bir genç oldukça güzel
And at the dances you can’t keep your seat
– Ve danslarda koltuğunuzu koruyamazsınız
But if dances don’t lead to romances
– Ama eğer danslar romantizme yol açmazsa
You might as well be born, be born with two left feet
– Sen de doğabilirsin, iki sol ayakla doğabilirsin
You might be a sweet-toned sure ’nuff high-class talker
– Sen tatlı tonlu emin ‘ nuff yüksek sınıf konuşmacı olabilir
You might be a stone, stone expert at kissing
– Bir taş olabilir, öpüşme taş uzmanı
But it don’t do too much good to be talkin’
– Ama bu konuşmak için çok iyi değil
Brother, when there ain’n no, ain’t nobody listenin’
– Kardeşim, hayır olduğunda, kimse dinlemiyor
And if you are shy, just not much of a talker
– Ve eğer utangaçsanız, o zaman çok fazla konuşmuyorsunuz
Don’t impress the people that you meet
– Tanıştığınız insanları etkileme
You might as well be a lonely walker
– Yalnız bir yürüyüşçü de olabilirsin.
In a lonely town, on a lonely street
– Yalnız bir kasabada, yalnız bir sokakta

Bill Withers – Lonely Town, Lonely Street İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.