Khaled Abdul Rahman – Al Zaheba Arapça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

الله اللي راد والعقده قضاها اللي عقدها
– İnşallah ve tuttuğu sözleşme.
لا على الدنيا سلام ولا لباقي العمر زينه
– Ne dünya için barış ne de hayatın geri kalanı için.
الفضا ماكنه الا خيمة طاحت عمدها
– Mekan, yok edilmiş bir çadırdan başka bir şey değildi.
والفرح ماكنه الا شيخ انقصت يدينه
– Ve sevinç maknah, ama Şeyh mahkumiyetini kaybetti.

والعمر قطعه زجاج انكسرت ولا طال امدها
– Ve eski cam parçası kırıldı ve uzun sürmedi.
والعرب في العيد بدموع اليتامى مستهينه
– Ve yetimlerin gözyaşlarıyla bayramda Araplar kırgın
والشوارع لفها ثوب الظلام اللي هجدها
– Ve sokaklar onu karanlık bir elbiseyle sardı.
والبيوت أطلال من عقب المحبه والسكينه
– Ve evler sevgi ve huzurun kalıntılarıdır.

والشتا والليل والبرد وسما يصرخ رعدها
– Ve kış ve gece ve soğuk ve Sama gök gürültüsünü çığlık atıyor
والعيون اللي ورا الشباك مذعوره حزينه
– Ve Ağların arkasındaki gözler korkmuş, üzgün.
طولوا بالكهف الأصحاب وبقت روحي وحدها
– Mağaraya girdiler arkadaşlar ve ruhum yalnız kaldı.
كنها في كوكب ثاني خلا من ساكنينه
– Ama sakinleri olmayan ikinci bir gezegende.

الوداع اللي بعلم العين يعبر من رمدها
– Küllerinden gözün bilgisine elveda.
والوداع اللي بلا علم الفا في صدري غبينه
– Ve farkında olmadan, göğsümdeki alfa aptaldır.
والوداع اللي بلا رجعه علي امر وادها
– Ve babasına geri dönülmez veda.
والله انه غرغرت سم وسكاكين سنينه
– Ve Tanrım, dişlerine zehir ve bıçak sapladı.

والعنود اللي جفيت الناس والدنيا بعدها
– Sonra insanlar ve dünya kurudu.
مدت الفرقا لغاليها وهي تعطي الثمينه
– Farkı kıymetlisine uzattı. kıymetliyi veriyor.
وينها كيف تركتني ليه ماجت في وعدها
– Ve Leigh beni sözünde böyle bıraktı.
والقمر لا طل وخابرها تجي بيني وبينه
– Ve ay çalmıyor ve beni ve onu arıyor.

رحت انادي واتلمس في مهب الريح يدها
– Yürüdüm ve rüzgarda eline dokundum.
كني حصان بلا صاحب طوى البيدا حنينه
– Ruh eşi olmayan bir at ol.
رحت اصيح الصبح وينه والعرب مارد احدها
– Sabah bağırdım ve Araplar onlardan birini istedi.
ماسمعت الا صدى صوتي يقول الصبح وينه
– Sadece sesimin yankılandığını duydum.

كلهم من يوم ذيك الشمس غابت عن بلدها
– Hepsi güneşin ülkesinden çıktığı günden beri.
طلعوني بالنفود وصكوا ابواب المدينه
– Beni pencereden attılar ve şehrin kapılarını kapattılar.
كلهم من يوم ذيك الذاهبه محد وجدها
– Hepsi gittiğin günden.
كل رجال من الشرهه قلع في الدرب عينه
– Bütün oburluk adamları aynı şekilde kaçtılar.

أثرها ماتت وماتت كل فرحه في مهدها
– Onun izi öldü ve her sevinç emekleme aşamasındadır.
والربيع اقفت به اللي كانت التاج لجبينه
– Ve içinde durduğum, alnının tacı olan bahar.
جاورت عقب الحدايق حفره ماقسى لحدها
– Bahçeleri geçtim, kocaman bir çukur.
حفره ماني مصدق كيف ضمت ياسمينه
– Mani’nin deliği. seni nasıl şişmanlattığım doğru.

للحزن فيني مثل ماللطهاره في جسدها
– İçimde yas tutmak onun bedeninin saflığı gibidir.
ويش اسوي لافتشت اللي لها وسط الخزينه
– Wishsoy onu kasanın ortasında kontrol etti.
زخرفت حلم وبنت له مسكن وسمت ولدها
– Bir rüyayı süsledi, bir ev inşa etti ve oğlunun adını verdi.
آه لو غرت ولدها في خميله والدينه
– Eğer oğlunu kız arkadaşına ve ailesine ayartırsa.

عاهدتني وقفرت بيمين اقوى من عهدها
– Bana yemin etti ve ondan daha güçlü bir hak aldı.
والصبي لاخير فيه ان كان مانفذ يمينه
– Ve çocuk sağındaysa uzun sürmez.
ماتثقا عن رثاها عرق اقتض بشهدها
– Mirasçıları hakkında bildikleriniz onun tanıklık etmesini gerektiren bir ter.
ولا تبقى خلف قضبان الجفن عذرى سجينه
– Ve göz kapaklarının arkasında kalma. Bakire bir mahkumdur.

كيف عند العالم أيام العزى ماحصى عددها
– Dünyanın bu kadar teselli dolu günleri nasıl oluyor?
ولا أنا طالت شبوره والله اعلم كم سنينه
– Ben de genç değildim ve Tanrı bilir kaç yıldır.
لا الثرى فيها نبات ولا المشيخ اخفف نكدها
– Ne zengin bir bitki var, ne de reis.
لا السما فيها طيور ولا البحر يمه سفينه
– Balık yok, deniz yok, gemi yok.

لا القمر هذا مساه ولا الاسي هذا أرغدها
– Ay yok, bu bir dokunuş ve üzüntü yok, istediğim bu.
لا الزهر هذا شذاه ولا الذهب هذا رنينه
– Zar yok, altın yok, altın yok.
قالوا الشيخ الفلاني مرجع القوم وسندها
– Şeyh El-Falani’nin Kum’a ve onun desteğine atıfta bulunduğunu söylediler
قال لي أبشر بالعوض والعلم جيناه ناقلينه
– Bana sivrisinekleri ve bilimi vaaz etmemi söyledi.

قالوا الشيخ الفلاني مرجع القوم وسندها
– Şeyh El-Falani’nin Kum’a ve onun desteğine atıfta bulunduğunu söylediler
قال لي أبشر بالعوض والعلم جيناه ناقلينه
– Bana sivrisinekleri ve bilimi vaaz etmemi söyledi.
ساق لك بدر البدور اللي نشدها من نشدها
– Bizden istediğimiz senin için bir bacak Bedir el-Badour
جادر هزت عروش وخيبت روس ذهينه
– Jader Thrones’u salladı ve Ross’u hayal kırıklığına uğrattı.

قسمها في رسمها في جسمها الا في رشدها
– Zihninden başka bedenini çizerken onu ikiye böldü.
واسمها ان جا للغضب قومه على الالسن رطينه
– Ve onun adı, halkını dilinden öfkelendiren bir ja.
اترك الناي وعطيه شيخنا غنى لسعدها
– Flütü bırak ve büyüğümüzün mutluluğuna şarkı söylemesine izin ver
وانبسط يا عم وانسى اللي ورا التربه دفينه
– Yere yat amca ve toprağın gömülü olduğunu unut.

قلت ولصدري تناهيد تروع من شهدها
– Göğsüme şahit olanlara rahat bir nefes ver dedim.
آه واويلاه من يجلب على قلبي ظنينه
– Oh, ve kalbimi canlandıran kişi düşündüm ki
خلوا اغلى ذاهبه ترعى ربيع اللي فقدها
– Kaybettiği bahara bakmak için en pahalı geziyi boşaltın.
والعطا راعيه محد صوبه الله لا يهينه
– Tanrı ona hakaret etmez.

لو ضمنت الجنه تفاحه القلب وشهدها
– Eğer cennet kalbin elmasını ve tanığını garantilediyse.
قلت من بكره عسى مجنونها تاقف سنينه
– Ondan kimin nefret ettiğini söyledim, Yıllarını durdurabilir mi?
الله اللي راد والعقدة قضاها اللي عقدها
– Rad ve düğüm düğümü harcayan Rab
لا علي الدنيا سلام ولا علي باقي العمر زينة
– Dünyaya, barışa, hayatın geri kalanına değil, Zina.
لا علي الدنيا سلام ولا علي باقي العمر زينة
– Dünyaya, barışa, hayatın geri kalanına değil, Zina.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın