Spacey Jane – Lunchtime İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Givin’ up on it slowly
– Yavaş yavaş vazgeçiyorum
Lettin’ all the feelings go
– Tüm duyguların gitmesine izin vermek
It’s a permanent maybe
– Belki de kalıcıdır.
It’s probably gonna be a no
– Muhtemelen hayır olacak.
I’m ready for days and weeks
– Günler ve haftalar için hazırım
On my face or on my back
– Yüzümde veya sırtımda

Said I don’t know (I don’t know)
– Bilmiyorum dedi (bilmiyorum)
How our love is a mess we both know
– Aşkımızın nasıl bir karmaşa olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Nothin’ to show (I don’t show)
– Gösterecek bir şey yok (göstermiyorum)
As far as I can tell
– Kadarıyla söyle
How we look like we’re undone to me
– Bana nasıl geri alınmışız gibi görünüyoruz
Soggy cheeks and runnin’ from me, yeah
– Vıcık vıcık yanaklar ve benden kaçıyor, evet

In a race to get happy
– Mutlu olmak için bir yarışta
No sign of the leadin’ pack
– Lider sürüden iz yok.
I’m the consummate lonely
– Ben bitmeyen yalnızım
I’m there to drink and then head back
– İçmek için oradayım ve sonra geri dönüyorum.
I wake up at lunchtime
– Öğle yemeğinde uyanıyorum.
Well, I don’t know what you’re talkin’ about
– Peki, neden bahsettiğini bilmiyorum” hakkında
Well, I’m stuck, catatonic once again
– Sıkıştım kaldım, katatonik bir kez daha

Said I don’t know (I don’t know)
– Bilmiyorum dedi (bilmiyorum)
How our love is a mess we both know
– Aşkımızın nasıl bir karmaşa olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Nothin’ to show (I don’t show)
– Gösterecek bir şey yok (göstermiyorum)
As far as I can tell
– Kadarıyla söyle
How we look like we’re undone to me
– Bana nasıl geri alınmışız gibi görünüyoruz
Soggy cheeks and runnin’ from me, yeah
– Vıcık vıcık yanaklar ve benden kaçıyor, evet

She looks like she means it
– İnanıyormuş gibi görünüyor
I’m not feelin’ confident this time
– Bu sefer kendimi güvende hissetmiyorum.
Drippin’ tears on pillows
– Yastıklara damlayan gözyaşları
And an overwhelmin’ sense of, “Fuck this”
– Ve bunaltıcı bir his, “Siktir et bunu”

Said I don’t know (I don’t know)
– Bilmiyorum dedi (bilmiyorum)
How our love is a mess we both know
– Aşkımızın nasıl bir karmaşa olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Nothin’ to show (I don’t show)
– Gösterecek bir şey yok (göstermiyorum)
As far as I can tell
– Kadarıyla söyle
How we look like we’re undone to me
– Bana nasıl geri alınmışız gibi görünüyoruz
Soggy cheeks and runnin’ from me, yeah
– Vıcık vıcık yanaklar ve benden kaçıyor, evet

She looks like she means it
– İnanıyormuş gibi görünüyor
I’m not feelin’ confident this time
– Bu sefer kendimi güvende hissetmiyorum.
Drippin’ tears on pillows
– Yastıklara damlayan gözyaşları
And an overwhelmin’ sense of, “Fuck this”
– Ve bunaltıcı bir his, “Siktir et bunu”

Fuck this
– Siktir et bunu




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın