Triple One – COME OVER İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

When you take me always I’ll carry over
– Beni aldığın zaman hep yanımda taşıyacağım.
Always I’m over, my friend
– Her zaman bittim dostum
Cause it’s the only time my head’s out of water
– Çünkü kafamın sudan çıktığı tek zaman bu.
Treading this ocean, searching for sand
– Bu okyanusa ayak basmak, kum aramak

I wish I knew your hands like I knew I used to
– Keşke eskiden tanıdığım gibi ellerini bilseydim.
Between my fingers, run through your hair
– Parmaklarımın arasında, saçlarının arasından geç
And it’s the same mistake we making in motion
– Ve hareket halinde yaptığımız hatanın aynısı.
Pretend you know this, I can’t pretend
– Bu bildiğiniz gibi, ben rol yapamam

Cause I’m sick of it
– Çünkü bıktım artık
Always sick of it
– Her zaman bıktım
Don’t come back
– Sakın geri dönme
Is it the end?
– Sonu mu?

The man with no skin, throw some salt and I’ma feel it
– Derisi olmayan adam, biraz tuz at ve bunu hissedeceğim.
Small boy with some stilt, trick the world then they reveal it
– Biraz tüylü küçük bir çocuk, dünyayı kandırır ve sonra ortaya çıkarırlar
Still love my mum the same way when I was young
– Gençken annemi hala aynı şekilde seviyorum.
But they try to pull me back from the ashes that we come
– Ama geldiğimiz küllerden beni geri çekmeye çalışıyorlar.
Lemonade spa bath, grenadine and lager
– Limonata spa küveti, grenadin ve bira
Can’t live inside my skin so I put myself in others
– Vücudumun içinde yaşa ki, başkaları kendi kendime aldım olabilir
Pink paint vessel, red stained pedals
– Pembe boya kabı, kırmızı lekeli pedallar
Another lonely night with some flesh tho I feel metal
– Metal gibi hissettiğim etli yalnız bir gece daha
Tin man correta, wings froze, jet setta
– Teneke adam correta, kanatlar dondu, jet setta
The apple of my eye, pray to god I never met her oh
– Gözümün elması, tanrı’ya dua et Onunla hiç tanışmadım oh
Redefine the question, never let it grow
– Soruyu yeniden tanımlayın, asla büyümesine izin vermeyin
See me chew the gun and I’ma let it
– Silahı çiğnerken gör ve izin vereyim.

I wish I knew your hands like I knew used to
– Keşke eskiden bildiğim gibi ellerini bilseydim.
Between my fingers, run through your hair
– Parmaklarımın arasında, saçlarının arasından geç
And it’s the same mistake we making in motion
– Ve hareket halinde yaptığımız hatanın aynısı.
Pretend you know this, I can’t pretend
– Bu bildiğiniz gibi, ben rol yapamam

Yeah I’ve been getting better at this sickness
– Evet, bu hastalıkta iyileşiyorum.
Dog days on mid strengths
– Orta güçlü köpek günleri
We out smelling parks in falls of autumn when the season starts
– Mevsim başladığında sonbaharın sonbaharında parkları kokluyoruz
I could rearrange my heart
– Kalbimi yeniden düzenleyebilirim.
These demon days got angel parts
– Bu şeytani günlerde melek parçaları var.
So keep a blade on waste
– Bu yüzden bıçağı boşa harcamayın
But never waste your heart
– Ama asla kalbini boşa harcama
She’s waiting, son
– O seni bekliyor evlat
So dodge the coppers
– Bu yüzden polisleri atlat
Never dip on a promise
– Asla bir söze dalma
Hide your problems
– Sorunlarınızı gizleyin
You could die if you keeping honest
– Dürüst olursan ölebilirsin.
I’ve been tryna keep my loved ones closer to my chest and lungs
– Sevdiklerimi göğsüme ve ciğerlerime yaklaştırmaya çalıştım.
While lunging brewskis out the back, trying not to break for none
– Brewski’leri arkadan fırlatırken, kimse için kırılmamaya çalışırken
Yeah I know, I know you hate me
– Evet biliyorum, benden nefret ettiğini biliyorum.
I cannot change what I have done
– Yaptıklarımı değiştiremem.
I know, I know I hate me
– Biliyorum, benden nefret ettiğimi biliyorum.
I let the feeling pass and just bite my tongue
– Duyguların geçmesine izin verdim ve dilimi ısırdım.

When you take me always I’ll carry over
– Beni aldığın zaman hep yanımda taşıyacağım.
Always I’m over, my friend
– Her zaman bittim dostum
Cause it’s the only time my head’s out of water
– Çünkü kafamın sudan çıktığı tek zaman bu.
Treading this ocean, searching for sand
– Bu okyanusa ayak basmak, kum aramak

I wish I knew your hands like I knew I used to
– Keşke eskiden tanıdığım gibi ellerini bilseydim.
Between my fingers, run through your hair
– Parmaklarımın arasında, saçlarının arasından geç
And it’s the same mistake we making in motion
– Ve hareket halinde yaptığımız hatanın aynısı.
Pretend you know this, I can’t pretend
– Bu bildiğiniz gibi, ben rol yapamam




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın