這是我的家鄉 出生的地方
– Memleketimde doğduğum yer burası.
在出海口旁的港灣
– Denizin ağzının yanındaki limanda
那裏沒有繁華都會的熙攘
– Kalabalık bir metropolün koşuşturması ve koşuşturması yoktur
也沒有林立的樓房
– Astarlı bina yok
–
這是我的老家 歷經了滄桑
– Burası benim memleketim hayatın cilvelerinden geçti
已經腐朽殘破不堪
– Çürümüş ve kırılmış.
格局沒有很大 卻裝滿了歡笑
– Desen çok büyük değil, ama kahkahalarla dolu
和每天清晨的陽光
– Ve her sabah güneş
–
日子很平凡 也很簡單
– Günler sıradan ve basit
從沒察覺世界在變化
– Dünyanın değiştiğini hiç fark etmedim.
背井離鄉多年後回家
– Uzun yıllar evden çıkarıldıktan sonra eve git
才發現物是人非
– Sadece şeylerin insan ve insan olmadığını öğrenmek için
回不去卻沒辦法
– Geri dönemem ama elimde değil
–
爲何時間不能停留?
– Ne zaman kalamazsın?
停在最美好的地方?
– En güzel yerde mi duracaksın?
一家人的晚餐 一如往常
– Her zamanki gibi aile yemeği
幸福的很平淡
– Mutluluk çok düz
–
我聲嘶力竭地呼喚
– Kısık sesle aradım
但你已走到了遠方
– Ama çok uzaklara gittin
有太多遺憾
– Çok fazla pişmanlık
來不及對你講
– Sana söylemek için çok geç
–
我成長的地方 龜裂的磚墻
– Büyüdüğüm kırık tuğla duvar
裂縫裏 有飯菜飄香
– Çatlakta yiyecek kokusu var.
蛇鼠一窩白蟻侵蝕的著橫樑
– Yılan yuvası ve fareler, karıncalar, ışın aşındırır
三代同堂和我們一樣
– Üç kuşak bizimle aynı
–
陳舊的樓下 鄰居都漸漸搬走
– Alt kattaki eski komşular yavaş yavaş uzaklaşıyor
也帶走了昔日的風光
– Ayrıca geçmişin manzarasını da aldı
下雨天會淹水 風把屋頂掀開
– Yağmurlu günlerde sular altında kalacak ve rüzgar çatıyı açacak.
還經常斷電怎麽辦?
– Sık sık elektrik kesintileri olursa ne yapmam gerekir?
–
阿公阿婆説過的每句話
– Büyükbabam ve Büyükannemin söylediği her şey
還刻在記憶中不健忘
– Hala hafızaya kazınmış, unutkan değil
家人是我最大的靠山
– Ailem benim en büyük destekçim
明白總有離合悲歡
– Her zaman bir sevinç ve keder debriyajı olduğunu anlayın
卻無能爲力抵抗
– Ama karşı koyamıyorum
–
爲何時間不能停留?
– Ne zaman kalamazsın?
停在最美好的地方?
– En güzel yerde mi duracaksın?
一家人的晚餐 一如往常
– Her zamanki gibi aile yemeği
幸福的很平淡
– Mutluluk çok düz
–
我聲嘶力竭地呼喚
– Kısık sesle aradım
但你已走到了遠方
– Ama çok uzaklara gittin
有太多遺憾
– Çok fazla pişmanlık
來不及對你講
– Sana söylemek için çok geç
–
爲何時間不能停留?
– Ne zaman kalamazsın?
停在最美好的地方?
– En güzel yerde mi duracaksın?
一家人的晚餐 一如往常
– Her zamanki gibi aile yemeği
幸福的很平淡
– Mutluluk çok düz
–
我聲嘶力竭地呼喚
– Kısık sesle aradım
但你已走到了遠方
– Ama çok uzaklara gittin
有太多遺憾
– Çok fazla pişmanlık
來不及對你講
– Sana söylemek için çok geç
–
這是我的老家 伴隨著我們成長
– Burası benim memleketim, bizimle büyüyor.
很多事已經塵封被遺忘
– Birçok şey tozlu ve unutulmuş
我盡量去還原 修復著一磚一瓦
– Tuğlayı tuğlaya geri yüklemek ve onarmak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum
去拼湊回憶的片段
– Anıların parçalarını bir araya getirmek

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.