It’s been a long day
– Uzun bir gün oldu
And I don’t feel like talkin’
– Ve ben konuşmak istemiyorum
I feel like crying
– Ağlamak istiyorum
And eating something cold
– Ve soğuk bir şeyler yemek
What will I do tomorrow?
– Yarın ne yapacağım?
A little unhappy
– Biraz mutsuz
And severely underpaid
– Ve çok düşük ücretli
Staring at stop signs
– Dur işaretlerine bakmak
Waiting for them to say go
– Onları bekleyen söyleyecek
Or turn green and wave her on
– Ya da yeşile dön ve onu salla
And you don’t have to talk to me
– Ve benimle konuşmak zorunda değilsin.
If you don’t want to
– Eğer istemiyorsan
I won’t hold you to that
– Seni buna tutmayacağım.
Will you hold my things while I go under?
– Ben batarken eşyalarımı tutar mısın?
I’m not sure I’ll be back
– Geri döneceğimden emin değilim.
It’s been a rough night
– Zor bir gece oldu.
And I had dreams of dying
– Ve ölmeyi hayal ettim
So you fly your heart
– Böylece kalbini uçuracaksın.
To take it from me, whole
– Onu benden almak için, bütün
It isn’t mine to borrow
– Ödünç almak benim değil.
And I’m filling up with anger
– Ve öfkeyle doluyorum
But it’s not hers to take
– Ama onu almak ona ait değil.
But I cannot hold it
– Ama tutamıyorum
My knees ache from the weight
– Dizlerim ağırlıktan ağrıyor
So I cave
– Bu yüzden pes ediyorum
She takes it from my hands
– Ellerimi görüyor
And you don’t have to talk to me
– Ve benimle konuşmak zorunda değilsin.
If you don’t want to
– Eğer istemiyorsan
I won’t hold you to that
– Seni buna tutmayacağım.
Will you hold my things while I go under?
– Ben batarken eşyalarımı tutar mısın?
I’m not sure I’ll be back
– Geri döneceğimden emin değilim.
Pulling at the hems that hold you down
– Seni tutan etekleri çekmek
And lift you away
– Ve seni kaldırıyorum
Wake up slowly, drink your coffee
– Yavaşça uyanın, kahvenizi için
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
And you don’t have to talk to me
– Ve benimle konuşmak zorunda değilsin.
If you don’t want to
– Eğer istemiyorsan
I won’t hold you to that
– Seni buna tutmayacağım.
Will you hold my things while I go under?
– Ben batarken eşyalarımı tutar mısın?
I’m not sure I’ll be back
– Geri döneceğimden emin değilim.
Pulling at the hems that hold you down
– Seni tutan etekleri çekmek
And lift you away
– Ve seni kaldırıyorum
Wake up slowly, drink your coffee
– Yavaşça uyanın, kahvenizi için
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
You don’t have to talk to me
– Benimle konuşmak zorunda değilsin.
If you don’t want to
– Eğer istemiyorsan
I won’t hold you to that
– Seni buna tutmayacağım.
Wake up slowly, drink your coffee
– Yavaşça uyanın, kahvenizi için
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var
I’ve got something to say
– Söylemek istediğim bir şey var

Spacey Jane – It’s Been a Long Day İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.