ICEHOUSE – Trojan Blue İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

The soldiers standing on the shore, shake up their golden shields
– Kıyıda duran askerler altın kalkanlarını sallıyor
You watch them from your room, high on the city walls
– Onları odandan seyrediyorsun, surların üstünde
In the distance on the shifting sea, a thousand coloured sails
– Değişen denizde uzakta, bin renkli yelken
Is this the moment you made? Is this the way that you planned?
– Yaptığın an bu mu? Böyle mi planladın?
You know it won’t be long now
– Artık çok uzun sürmeyeceğini biliyorsun.

The finest treasures of kings, all of those precious things
– Kralların en güzel hazineleri, tüm bu değerli şeyler
They never tempted you
– Seni asla ayartmadılar
So as you stood in the ruins, how could you dare to look on
– Öyleyse harabelerde dururken, bakmaya nasıl cesaret edebilirdin
As they burned for you…?
– Senin için yaktıkları gibi…?
The broken pieces of clay and the palest eyes, painted in Trojan blue
– Kırık kil parçaları ve Truva mavisi ile boyanmış en soluk gözler

You remember how it used to be when you were just a girl
– Daha küçük bir kızken nasıl olduğunu hatırlarsın.
Nothing really mattered then, you can remember so well
– O zaman hiçbir şeyin önemi yoktu, çok iyi hatırlayabiliyorsun
How you used to hold your head so high, those days will never return
– Eskiden kafanı nasıl bu kadar yüksek tutuyordun, o günler asla geri dönmeyecek

The finest treasures of kings, all of those precious things
– Kralların en güzel hazineleri, tüm bu değerli şeyler
They never tempted you
– Seni asla ayartmadılar
So as you stood in the ruins, how could you dare to look on
– Öyleyse harabelerde dururken, bakmaya nasıl cesaret edebilirdin
As they burned for you…? Mmm-hmm, mmm-hmm
– Senin için yaktıkları gibi…? Mmm-hmm, mmm-hmm
The broken pieces of clay and the palest eyes, painted in Trojan blue
– Kırık kil parçaları ve Truva mavisi ile boyanmış en soluk gözler

Dust is drifting in the evening air, across the field below
– Akşam havasında, aşağıdaki tarlada toz sürükleniyor
The silver mirror, you hold will never tell… You turn your face away
– Tuttuğun gümüş ayna asla söylemeyecek… Yüzünü çeviriyorsun.

The finest treasures of kings, all of those precious things
– Kralların en güzel hazineleri, tüm bu değerli şeyler
They never tempted you
– Seni asla ayartmadılar
So as you stood in the ruins, how could you dare to look on
– Öyleyse harabelerde dururken, bakmaya nasıl cesaret edebilirdin
As they burned for you…? Oh, oh oh oh, oh oh oh
– Senin için yaktıkları gibi…? Oh, oh oh oh, oh oh oh
The broken pieces of clay and the palest eyes, painted in Trojan blue
– Kırık kil parçaları ve Truva mavisi ile boyanmış en soluk gözler
The broken pieces of clay and the palest eyes, painted in Trojan blue
– Kırık kil parçaları ve Truva mavisi ile boyanmış en soluk gözler




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın