Video Klip
Şarkı Sözleri
What you doin’, Papa?
– Ne yapıyorsun baba?
Hi
– Merhaba
No, uh-uh, say hi
– Hayır, merhaba de.
Hi
– Merhaba
Don’t you know I’m no good for you?
– Senin için iyi olmadığımı bilmiyor musun?
I’ve learned to lose you, can’t afford to
– Seni kaybetmeyi öğrendim, bunu göze alamam
Tore my shirt to stop you bleedin’
– Kanamayı durdurmak için gömleğimi yırttım
But nothin’ ever stops you leavin’
– Ama hiçbir şey seni terk etmekten alıkoyamaz.
Quiet when I’m comin’ home and I’m on my own
– Eve geldiğimde sessiz ol ve kendi başımayım
You never got to meet Papa (I could lie, say I like it like that)
– Babamla hiç tanışmadın (yalan söyleyebilirim, böyle sevdiğimi söyleyebilirim)
He sweet proper, he keep Mama on my toes (like it like that)
– O tatlı uygun, annemi ayak parmaklarımda tutuyor (bunun gibi)
I needed help, you booked a flight (I could lie, and say I like it like that)
– Yardıma ihtiyacım vardı, bir uçuş rezervasyonu yaptınız (yalan söyleyebilirdim ve böyle sevdiğimi söyleyebilirim)
In three days, you’d meet Papa (like it like that, mm)
– Üç gün içinde babamla tanışırdın (böyle böyle, mm)
The waiting, the gazing
– Beklemek, bakmak
The painting, the raging
– Resim, azgınlık
The ravin’, the pacing
– Koşuşturma, ilerleme hızı
The praying, the shaking
– Dua etmek, titremek
I must admit, I was breaking
– İtiraf etmeliyim ki kırılıyordum.
I must admit, I was taking
– Kabul etmeliyim, alıyordum.
I must admit, my heart was racing
– İtiraf etmeliyim ki kalbim çarpıyordu.
Telephone ring
– Telefon zili
He didn’t make it
– Başaramadı.
I just believed you wakin’
– Sadece uyandığına inandım.
A memory in the makin’
– Yapımdaki bir anı
Call me
– Ara beni
Won’t you call me? (Call)
– Beni aramayacak mısın? (Çağrı)
No, you gone
– Hayır, sen gittin.
Are you gone already? (Don’t you know too much already?)
– Çoktan gittin mi? (Zaten çok fazla şey bilmiyor musun?)
I’ll only hurt you if you let me
– Sana ancak izin verirsen zarar veririm.
Call me friend, but keep me closer (call me back)
– Bana arkadaş de, ama beni daha yakın tut (beni geri ara)
And I’ll call you when the party’s over
– Parti bittiğinde seni ararım.
Quiet when I’m coming home and I’m on my own
– Eve geldiğimde sessiz ol ve kendi başımayım
So deal, Nika
– Anlaştık, Nika.
Yes real, Nika (I could lie, say I like it like that)
– Evet gerçek, Nika (yalan söyleyebilirim, böyle sevdiğimi söyleyebilirim)
Don’t stress, Onika
– Stres yapma, Onika
So blessed, Onika (like it like that)
– Çok kutsanmış, Onika (bunun gibi)
Today, it’s 12-3-23 (I could lie, say I like it like that)
– Bugün saat 12-3-23 (yalan söyleyebilirim, böyle sevdiğimi söyleyebilirim)
Your baby’s three
– Bebeğinizin üç
He’s the best, Onika (like it like that)
– O en iyisi, Onika (bunun gibi)
Set me, set me, set me free
– Kurtar beni, kurtar beni, kurtar beni
Why didn’t you come back to get me?
– Neden beni almaya gelmedin?
Let me, let me, let me be (let me be)
– Bırak beni, bırak beni, bırak beni (bırak beni)
Why would anyone want to love me?
– Neden biri beni sevmek istesin ki?
Rich, yes, but are you happy? (Rich, yes, but are you happy?)
– Zengin, evet, ama mutlu musun? (Zengin, evet, ama mutlu musun?)
All this guilt you carry is heavy (all of this guilt is heavy)
– Taşıdığın tüm bu suçluluk ağırdır (tüm bu suçluluk ağırdır)
You’ve already made your peace with me
– Benimle zaten barıştın.
One day you’ll have to forgive Mommy
– Bir gün anneni affetmek zorunda kalacaksın
But she knows you know too much already
– Ama senin zaten çok şey bildiğini biliyor.
I’ll only hurt you if you let me
– Sana ancak izin verirsen zarar veririm.
Call me friend, but keep me closer (call me back)
– Bana arkadaş de, ama beni daha yakın tut (beni geri ara)
And I’ll call you when the party’s over
– Parti bittiğinde seni ararım.
Quiet when I’m coming home and I’m on my own
– Eve geldiğimde sessiz ol ve kendi başımayım
And I could lie, say I like it like that, like it like that
– Ve yalan söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim
I could lie, say I like it like that, like it like that
– Yalan söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim
Nothin’ is better sometimes
– Hiçbir şey bazen daha iyi değildir
Once we’ve both said our goodbyes
– İkimiz de vedalaştıktan sonra
Let’s just let it go
– Bırakalım gitsin.
Let me let you go
– Seni bırakmama izin ver
Quiet when I’m comin’ home and I’m on my own
– Eve geldiğimde sessiz ol ve kendi başımayım
I could lie, say I like it like that, like it like that
– Yalan söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim
I could lie, say I like it like that, like it like that
– Yalan söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim, böyle sevdiğimi söyleyebilirdim
