Who draws the crowd and plays so loud
– Kalabalığı kim çizer ve çok yüksek sesle oynar
Baby, it’s the guitar man
– Bebeğim, bu gitarist
Who’s gonna steal the show?
– Şovu kim çalacak?
You know, baby, it’s the guitar man
– Biliyor musun bebeğim, bu gitarist
He can make you love
– Seni sevebilir
He can make you cry
– Ağlatıyor o
He will bring you down
– Seni alaşağı edecek.
Then he’ll get you high
– Sonra yüksek mi alacak
Somethin’ keeps him goin’
– Bir şey onu devam ettiriyor
Miles and miles a day
– Günde mil ve mil
To find another place to play
– Oynamak için başka bir yer bulmak için
Night after night who treats you right
– Geceden geceye kim sana doğru davranıyor
Baby, it’s the guitar man
– Bebeğim, bu gitarist
Who’s on the radio
– Radyoda kim var
You go listen to the guitar man
– Git gitaristi dinle.
Then he comes to town
– Sonra şehre geliyor
And you see his face
– Ve sen onun yüzünü görüyorsun
And you think you might
– Ve sen bunu yapabileceğini düşünüyorsun
Like to take his place
– Onun yerini almak ister
Somethin’ keeps him driftin’
– Bir şey onu sürüklüyor
Miles and miles away
– Mil ve mil uzakta
Searchin’ for the songs to play
– # Çalınacak şarkıları arıyorum #
Then you listen to the music
– Sonra müzik dinlemek
And you like to sing along
– Ve sen şarkı söylemeyi seviyorsun
You want to get the meaning
– Anlamını almak istiyorsun.
Out of each and every song
– Her şarkıdan
Then you find yourself a message
– O zaman kendine bir mesaj bul
And some words to call your own
– Ve kendi aramak için bazı kelimeler
And take them home
– Ve onları eve götür
He can make you love
– Seni sevebilir
He can get you high
– Yüksek alamıyor
He will bring you down
– Seni alaşağı edecek.
Then he’ll make you cry
– O zaman seni ağlatacak
Somethin’ keeps him movin’
– Bir şey onu hareket ettiriyor
But no one seems to know
– Ama kimse bilmiyor gibi görünüyor
What it is that makes him go
– Bu onu ne yapar
Then the lights begin to flicker
– Sonra ışıklar titremeye başlar
And the sound is getting dim
– Ve ses loş oluyor
The voice begins to falter
– Ses titremeye başlar
And the crowds are getting thin
– Ve kalabalıklar zayıflıyor
But he never seems to notice
– Ama hiç fark etmiyor gibi görünüyor
He’s just got to find
– O sadece bulmak zorunda
Another place to play
– Oynamak için başka bir yer
Either way
– Her iki şekilde de
Got to play
– Oynamak zorunda
Either way
– Her iki şekilde de
Got to play
– Oynamak zorunda

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.