Merci
– Teşekkürler
Tellement de gens veulent tellement être aimés
– Pek çok insan çok sevilmek istiyor
Pour se donner peuvent tout abandonner
– Kendilerini vermek her şeyden vazgeçebilir
Tellement d’erreurs qu’on pourrait s’éviter
– Kendimizden kaçabileceğimiz o kadar çok hata
Si l’on savait juste un peu patienter
– Keşke biraz beklemeyi bilseydik.
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’apprendre ce qu’il faut apprendre
– Öğrenilmesi gerekenleri öğrenmek için
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’avancer comme je le ressens
– Hissettiğim şekilde ilerlemek için
Y a pas d’amour au hasard
– Rastgele aşk yoktur
Ou qui y arrive trop tard
– Ya da oraya kim çok geç gelir
J’apprendrai le temps d’attendre
– Bekleyeceğim zamanı öğreneceğim
Tellement de rêves qui se trouvent gâchés
– Kendilerini mahvolmuş bulan o kadar çok rüya var ki
À vivre tout, juste pour s’évader
– Her şeyi yaşamak, sadece uzaklaşmak için
Est-ce que nos peurs valent à ce point la peine
– Korkularımız buna değer mi
Pour exiger aussi peu de nous-mêmes
– Kendimizden çok az şey talep etmek
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’apprendre ce qu’il faut apprendre
– Öğrenilmesi gerekenleri öğrenmek için
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’avancer comme je le ressens
– Hissettiğim şekilde ilerlemek için
Y a pas d’amour (au hasard)
– Aşk yok (rastgele)
(Ou qui y arrive trop tard)
– (Ya da oraya kim çok geç gelir)
(Mais sois patient)
– (Ama sabırlı ol)
Quand je me donne, c’est vraiment
– Kendimi verdiğimde, gerçekten
J’attendrai que tu m’attendes
– Beni beklemeni bekleyeceğim.
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’apprendre ce qu’il faut apprendre
– Öğrenilmesi gerekenleri öğrenmek için
Donne-moi le temps
– Bana zaman ver
D’avancer comme je le ressens
– Hissettiğim şekilde ilerlemek için
Y a pas d’amour au hasard
– Rastgele aşk yoktur
Ni de rencontres trop tard
– Ne de çok geç çıkmak
Mais sois patient
– Ama sabırlı ol
Quand je me donne, c’est vraiment
– Kendimi verdiğimde, gerçekten
J’attendrai que tu m’attendes, oh
– Beni beklemeni bekleyeceğim, oh
Tu auras le temps
– Zamanın olacak.
De prendre ce que tu veux prendre
– Almak istediğini almak için
Tu auras le temps
– Zamanın olacak.
De nous faire avancer ensemble
– Birlikte ilerlememizi sağlamak için
Tant de gens se cherchent
– O kadar çok insan birbirini arıyor ki
Se désirent, se suivent et se perdent
– Birbirinizi arzulayın, birbirinizi takip edin ve kaybolun
Donnons-nous la peine
– Başımızı belaya sokalım.
De se découvrir, se connaître
– Kendini keşfetmek, kendini tanımak
Je ne laisserai pas l’amour au hasard
– Aşkı şansa bırakmayacağım
Ni qu’il soit trop tard
– Ne de çok geç olduğunu
Si la patience s’apprend
– Sabır öğrenilirse
J’apprendrai ce qu’est d’attendre
– Beklemenin nasıl bir şey olduğunu öğreneceğim.
Je prends le temps
– Zaman ayırıyorum.
Pour que tu m’attendes
– Böylece beni bekleyebilirsin
Le temps ah
– Zaman ah
Pour toi
– Senin için
Merci
– Teşekkürler

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.