On reste, Dieu merci, à la merci d’un conifère
– Tanrıya şükür, kozalaklı bir ağacın insafına kaldık.
D’un silence inédit, d’une seule partie de jambe en l’air
– Görülmemiş bir sessizliğin, havada tek bir bacak parçasının
Le soleil est assis du mauvais côté de la mer
– Güneş denizin yanlış tarafında oturuyor
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On reste, Dieu merci, à la merci d’un abribus
– Tanrıya şükür, bir otobüs sığınağının insafına kaldık.
Ne reste pas ici, on entend sonner l’angélus
– Burada kalma, angelus’un çaldığını duyabiliyoruz.
Le soleil est joli, plus triste que le cirque Gruss
– Güneş sirk Hırıltısından daha güzel, daha hüzünlü
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On reste, Dieu merci, à la merci d’un engrenage
– Tanrıya şükür, bir teçhizatın insafına kaldık.
D’un verre de Campari, du bon vouloir de l’équipage
– Bir bardak Campari, mürettebatın iyi niyetiyle
Paris est si petit quand on le regagne à la nage
– Paris o kadar küçük ki ona geri yüzdüğün zaman
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On flâne, on flaire
– Yürüyoruz, kokluyoruz
On flaire la flamme singulière
– Tek alevin kokusunu alıyoruz
On gagne, on perd
– Kazanırız, kaybederiz.
On perd la gagne, la superbe
– Galibiyeti kaybediyoruz, süper
On reste, Dieu merci, à la merci de l’amour crasse
– Tanrıya şükür, pis sevginin insafına kalacağız.
D’un simple démenti, d’une mauvaise vie, d’une mauvaise passe
– Basit bir inkardan, kötü bir hayattan, kötü bir geçişten
Le silence est aussi pesant qu’un porte avion qui passe
– Sessizlik, geçen bir uçak gemisi kadar ağırdır
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On reste, Dieu merci, à la merci d’un sacrifice
– Tanrı’ya şükürler olsun ki bir fedakarlığın insafına kalacağız.
D’une mort à crédit, d’un préjugé, d’un préjudice
– Kredi üzerine bir ölüm, bir önyargı, bir önyargı
Le soleil s’enfuit comme un savon soudain qui glisse
– Güneş aniden kayan bir sabun gibi kaçar
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On flâne, on flaire
– Yürüyoruz, kokluyoruz
On flaire la flamme singulière
– Tek alevin kokusunu alıyoruz
On gagne, on perd
– Kazanırız, kaybederiz.
On perd la gagne, la superbe
– Galibiyeti kaybediyoruz, süper
On reste, Dieu merci, à la merci d’un Nembutal
– Tanrıya şükür, bir Nembutalın insafına kaldık.
Du plafond décrépit qu’on observe à l’horizontal
– Yatay olarak gözlemlediğimiz yıpranmış tavandan
Le soleil est parti, la neige tombe sur les dalles
– Güneş gitti, kar levhaların üzerine düşüyor
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On reste, Dieu merci, à la merci d’un lampadaire
– Tanrıya şükür, bir elektrik direğinin insafına kaldık.
D’une douleur endormie, d’un chaste spleen un soir d’hiver
– Bir uyku ağrısından, bir kış akşamında iffetli bir dalaktan
La vieillesse ennemie reste la seule pierre angulaire
– Düşmanın yaşlılığı tek temel taşı olmaya devam ediyor
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
On flâne, on flaire
– Yürüyoruz, kokluyoruz
On flaire la flamme singulière
– Tek alevin kokusunu alıyoruz
On gagne, on perd
– Kazanırız, kaybederiz.
On perd la gagne, la superbe
– Galibiyeti kaybediyoruz, süper
La superbe
– Güzel
On reste, Dieu merci, à la merci d’une étincelle
– Tanrıya şükür, bir kıvılcımın insafına kaldık.
Quelque part à Paris, au fin fond du bar d’un hôtel
– Paris’te bir yerde, bir otel barının arkasında
Dès la prochaine vie, jurer de se rester fidèle
– Bir sonraki yaşamdan itibaren, birbirinize sadık kalacağınıza yemin edin
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera
La superbe
– Güzel
La superbe
– Güzel
La superbe
– Güzel
La superbe
– Güzel
Quelle aventure, quelle aventure
– Ne macera, ne macera

Benjamin Biolay – La Superbe Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.