Thomas Rhett – Paradise English Lyrics Turkish Translations

It happens every time
– Her zaman olur
We pop that top, squeeze that lime
– Kireç o top pop biz, sıkmak
I get to feelin’ like a Buffett song
– Kendimi Buffett şarkısı gibi hissediyorum.
Blame it on your sun-kissed tan
– Güneşten öpülmüş bronzluğuna suçla
Your hand there in my hand
– Senin elin benim elimde
Every day’s a trip that you send me on
– Her gün beni gönderdiğin bir yolculuktur.

It don’t take much and it won’t take long
– Fazla sürmez ve uzun sürmez
Till I’m goin’, goin’, gone and
– Ben gidene kadar, gidene kadar, gidene kadar ve

We let that sun do its sunset thing
– O güneşin gün batımını yapmasına izin verdik.
I pour a little pull me closer whiskey drink
– Biraz döküyorum, yaklaştırıyorum viski içiyorum.
I’m just happy to be sittin’ in your southern breeze
– Güney rüzgarında oturduğum için mutluyum.
So come and kiss me like you did when we were 17
– Öyleyse gel ve 17 yaşındayken yaptığın gibi öp beni
Your green eyes got me goin’
– Yeşil gözlerin beni kandırdı
Off where them waves are rollin’
– Dalgaların yuvarlandığı yerden
Livin’ on your summertime
– Yaz mevsiminde yaşamak
If you wonder what lovin’ you looks like
– Seni sevmenin neye benzediğini merak ediyorsan
I call it paradise
– Ben buna cennet diyorum

Yeah, call me crazy but I’m just a ukulele
– Evet, bana deli de ama ben sadece bir ukuleleyim.
On your white sand beach that you’re strummin’ on
– Tıngırdattığın beyaz kumlu plajında
Long as I’m the melody
– Melodi olduğum sürece
I’d say I’m one lucky me
– Şanslı biri olduğumu söyleyebilirim.
If I get to be the song that you’re hummin’ on
– Eğer mırıldandığın şarkı ben olursam

It don’t take much and it won’t take long
– Fazla sürmez ve uzun sürmez
Until I’m goin’, goin’, gone and
– Ta ki ben gidene, gidene, gidene ve

We let that sun do its sunset thing
– O güneşin gün batımını yapmasına izin verdik.
I pour a little pull-me-closer whiskey drink
– Biraz daha yaklaştır viski içeceği döküyorum.
I’m just happy to be sittin’ in your southern breeze
– Güney rüzgarında oturduğum için mutluyum.
So come and kiss me like you did when we were seventeen
– O yüzden gel ve beni on yedi yaşındayken yaptığın gibi öp.
Your green eyes got me goin’
– Yeşil gözlerin beni kandırdı
Off where them waves are rollin’
– Dalgaların yuvarlandığı yerden
Livin’ on your summertime
– Yaz mevsiminde yaşamak
If you wonder what lovin’ you looks like
– Seni sevmenin neye benzediğini merak ediyorsan
I call it paradise
– Ben buna cennet diyorum
I call it paradise, oh yeah
– Ben buna cennet diyorum, oh evet

Yeah, girl, when we’re together
– Evet kızım, birlikteyken
I go to sunny weather
– Güneşli havaya gidiyorum.
Yeah, you make perfect better every time
– Evet, her seferinde mükemmelliği daha iyi yapıyorsun.
Your kiss is just so magic
– Öpücüğün çok büyülü.
One touch it’s automatic
– Tek dokunuşla otomatik
Like that, I’m soakin’ up the blue in your sky and
– Bu şekilde, Mavi Gökyüzü kadar sizin içinde bunun üstesinden geldim ve

We let that sun do its sunset thing
– O güneşin gün batımını yapmasına izin verdik.
I pour a little pull-me-closer whiskey drink
– Biraz daha yaklaştır viski içeceği döküyorum.
I’m just happy to be floatin’ in your southern breeze
– Güney rüzgarında yüzdüğüm için mutluyum.
So come and kiss me like you did when we were seventeen
– O yüzden gel ve beni on yedi yaşındayken yaptığın gibi öp.
Your green eyes got me goin’
– Yeşil gözlerin beni kandırdı
Off where them waves are rollin’
– Dalgaların yuvarlandığı yerden
Livin’ on your summertime
– Yaz mevsiminde yaşamak
If you wonder what lovin’ you looks like
– Seni sevmenin neye benzediğini merak ediyorsan
I call it paradise
– Ben buna cennet diyorum
I call it paradise, oh yeah
– Ben buna cennet diyorum, oh evet




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın