徘徊着的 在路上的 你要走吗 via via
– Yolda dolaşırken vıa VIA ile gitmek ister misin
易碎的 骄傲着 那也曾是我的模样
– Eskiden benim gibi görünen kırılgan gurur
沸腾着的 不安着的 你要去哪 via via
– Kaynıyor, huzursuz, nereye gidiyorsun via via
谜一样的 沉默着的 故事你真的 在听吗
– Gizemli sessiz hikayeyi gerçekten dinliyor musun
–
我曾经跨过山和大海 也穿过人山人海
– Dağlar ve deniz geçmek için kullandım, ve aynı zamanda insanların dağlar ve deniz geçtim.
我曾经拥有着的一切 转眼都飘散如烟
– Eskiden sahip olduğum her şey göz açıp kapayıncaya kadar duman gibi sürükleniyordu.
我曾经失落失望 失掉所有方向
– Kayboldum, hayal kırıklığına uğradım, her yönümü kaybettim
直到看见平凡 才是唯一的答案
– Sıradanları görene kadar tek cevap bu.
–
当你仍然 还在幻想 你的明天 via via
– Hala yarınını hayal ederken via via
她会好吗 还是更烂 对我而言 是另一天
– İyi ya da kötü olacak mı? Benim için başka bir gün.
–
我曾经毁了我的一切 只想永远地离开
– Eskiden her şeyimi mahvederdim ve sonsuza dek ayrılmak isterdim.
我曾经堕入无边黑暗 想挣扎无法自拔
– Bir zamanlar sınırsız karanlığa düştüm ve mücadele etmek istedim. Kendimi kurtarmak edemedim.
我曾经像你像他 像那野草野花
– Senin gibiydim, onun gibiydim, yabani otlar, kır çiçekleri gibiydim.
绝望着 渴望着 哭着笑着平凡着
– Umutsuz, özlem, ağlama, gülme, sıradan
–
向前走 就这么走 就算你被给过什么
– Devam et, sadece git, sana bir şey verilmiş olsa bile
向前走 就这么走 就算你被夺走什么
– Devam et, sadece git, bir şeyden alınsan bile
向前走 就这么走 就算会错过什么
– İleriye doğru yürü, sadece böyle yürü, bir şeyi kaçırsan bile
向前走 就这么走 就算会
– İleriye doğru yürümek, bu şekilde yürümek, eğer olacaksa bile
–
我曾经跨过山和大海 也穿过人山人海
– Dağlar ve deniz geçmek için kullandım, ve aynı zamanda insanların dağlar ve deniz geçtim.
我曾经拥有着的一切 转眼都飘散如烟
– Eskiden sahip olduğum her şey göz açıp kapayıncaya kadar duman gibi sürükleniyordu.
我曾经失落失望 失掉所有方向
– Kayboldum, hayal kırıklığına uğradım, her yönümü kaybettim
直到看见平凡 才是唯一的答案
– Sıradanları görene kadar tek cevap bu.
–
我曾经毁了我的一切 只想永远地离开
– Eskiden her şeyimi mahvederdim ve sonsuza dek ayrılmak isterdim.
我曾经堕入无边黑暗 想挣扎无法自拔
– Bir zamanlar sınırsız karanlığa düştüm ve mücadele etmek istedim. Kendimi kurtarmak edemedim.
我曾经像你像他 像那野草野花
– Senin gibiydim, onun gibiydim, yabani otlar, kır çiçekleri gibiydim.
绝望着 渴望着 哭着笑着平凡着
– Umutsuz, özlem, ağlama, gülme, sıradan
–
我曾经跨过山和大海 也穿过人山人海
– Dağlar ve deniz geçmek için kullandım, ve aynı zamanda insanların dağlar ve deniz geçtim.
我曾经问遍整个世界 从来没得到答案
– Tüm dünyada sorulan ve asla bir cevap var.
我不过像你像他 像那野草野花
– Ben de senin gibiyim, onun gibiyim, yabani otlar, kır çiçekleri gibiyim.
冥冥中 这是我 唯一要走的路啊
– Bir yere gitmem gereken tek yol bu.
–
时间无言 如此这般 明天已在 yie yie
– Zaman suskun, bu yüzden yarın zaten yie yie’de
风吹过的 路依然远 你的故事讲到了哪
– Rüzgarın savurduğu yol hala çok uzakta. Hikayen nereden geldi?

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.