AJR – World’s Smallest Violin İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

My grandpa fought in World War II
– Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı’nda savaştı.
He was such a noble dude
– Çok asil bir adamdı.
I can’t even finish school
– Okulu bile bitiremiyorum.
Missed my mom and left too soon
– Annemi özledim ve çok erken ayrıldım.

His dad was a fireman
– Babası itfaiyeciydi.
Who fought fires so violent
– Kim bu kadar şiddetli ateşlerle savaştı
I think I bored my therapist
– Sanırım terapistimi sıktım.
While playing him my violin
– Ona keman çalarken

(Oh my God) that’s so insane
– (Aman Tanrım) bu çok delice
(Oh my God) that’s such a shame
– (Aman Tanrım) bu çok yazık
Next to them, my shit don’t feel so grand
– Onların yanında, benim bokum o kadar da büyük değil.
But I can’t help myself from feeling bad
– Ama kendimi kötü hissetmekten alıkoyamıyorum.
I kinda feel like two things can be said
– İki şey söylenebilir gibi hissediyorum.

The world’s smallest violin
– Dünyanın en küçük kemanı
Really needs an audience
– Gerçekten bir kitleye ihtiyacı var
So if I do not find somebody soon
– Eğer yakında birini bulamazsam
I’ll blow up into smithereens
– Paramparça olurum
And spew my tiny symphony
– Ve minik senfonimi kusacağım
Just let me play my violin for you, you, you, you
– Senin için keman çalmama izin ver, sen, sen, sen

My grandpa fought in World War II
– Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı’nda savaştı.
And he was such a noble dude
– Ve o çok asil bir adamdı.
Man I feel like such a fool
– Aptal gibi hissediyorum adam
I got so much left to prove
– Sol kanıtlamak için çok şey var

All my friends have vaping friends
– Tüm arkadaşlarımın vaping arkadaşları var
They’re so good at making friеnds
– Arkadaş edinmede çok iyiler.
I’m so scared of caving in
– İçeri girmekten çok korkuyorum.
Is that entertaining yеt?
– Eğlenceli oldu mu?

(Oh my God) that’s so insane
– (Aman Tanrım) bu çok delice
(Oh my God) that’s such a shame
– (Aman Tanrım) bu çok yazık
Next to them, my shit don’t feel so grand
– Onların yanında, benim bokum o kadar da büyük değil.
But I can’t help myself from feeling bad
– Ama kendimi kötü hissetmekten alıkoyamıyorum.
I kinda feel like two things can be said
– İki şey söylenebilir gibi hissediyorum.

The world’s smallest violin
– Dünyanın en küçük kemanı
Really needs an audience
– Gerçekten bir kitleye ihtiyacı var
So if I do not find somebody soon
– Eğer yakında birini bulamazsam
I’ll blow up into smithereens
– Paramparça olurum
And spew my tiny symphony
– Ve minik senfonimi kusacağım
Just let me play my violin for you, you, you, you
– Senin için keman çalmama izin ver, sen, sen, sen

Somewhere in the universe
– Evrende bir yerde
Somewhere someone’s got it worse
– Bir yerlerde birileri daha da kötüleşiyor.
Wish that made it easier
– Keşke bu işi kolaylaştırsaydı.
Wish I didn’t feel the hurt
– Keşke acıyı hissetmeseydim.
The world’s smallest violin
– Dünyanın en küçük kemanı
Really needs an audience
– Gerçekten bir kitleye ihtiyacı var
So if I do not find somebody soon
– Eğer yakında birini bulamazsam

I’ll blow up into smithereens
– Paramparça olurum
And spew my tiny symphony
– Ve minik senfonimi kusacağım
All up and down a city street
– Hepsi bir şehir sokağında yukarı ve aşağı
While tryna put my mind at ease
– Tryna aklımı başımdan alırken
Like finishing this melody
– Bu melodiyi bitirmek gibi
This feels like a necessity
– Bu bir zorunluluk gibi geliyor
So this could be the death of me
– Yani bu benim ölümüm olabilir.
Or maybe just a better me
– Ya da belki sadece daha iyi bir ben
Now come in with the timpanis
– Şimdi timpanilerle gelin.
And take a shot of Hennessy
– Ve Hennessy’nin bir fotoğrafını çek.
I know I’m not there mentally
– Zihinsel olarak orada olmadığımı biliyorum.
But you could be the remedy
– Ama çare sen olabilirsin.
So let me play my violin for you
– Senin için keman çalmama izin ver.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın