Like walking into a dream, so unlike what you’ve seen
– Senin gördüğünün aksine, bir rüyaya yürür gibi
so unsure but it seems, ’cause we’ve been waiting for you
– riskli görünüyor çünkü seni bekliyorduk
Fallen into this place,
– Bu yere düştün,
just giving you a small taste of your afterlife here so stay,
– Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal,
you’ll be back here soon anyway
– Buraya yakında bir şekilde geri döneceksin
I see a distant light, but girl this can’t be right
– Uzakta bir ışık gördüm, ama kız, bu gerçek olamaz
Such a surreal place to see
– Öylesine gerçeküstü bir yer ki,
so how did this come to be Arrived too early
– nasıl bu kadar çabuk ulaşılmış olabilir
And when I think of all the places I just don’t belong
– Ve Ait olmadığım diğer yerleri düşündüğümde
I’ve come to grips with life and realize this is going too far
– Hayatı kavradım ve çok ileri gittiğini farkettim
I don’t belong here, we gotta move on dear escape from this afterlife
– Buraya ait değilim, harekete geçmeliyiz canım, ölümden sonraki hayattan kaçmalıyız
‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here
– Çünkü bu sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım
A place of hope and no pain, perfect skies with no rain
– Acı olmayan, umut dolu bir yer, yağmursuz mükemmel gökyüzü
Can leave this place but refrain, ’cause we’ve been waiting for you
– Burayı terk edebilirsin ama yapma, çünkü seni bekliyorduk
Bu yere düştün,
just giving you a small taste of your afterlife here so stay,
– Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal,
you’ll be back here soon anyway
– Buraya yakında bir şekilde geri döneceksin
This peace on earth’s not right (with my back against the wall)
– Dünyadaki barış doğru değil (sırtım duvara dayalı)
No pain or sign of time (I’m much too young to fall)
– Acı yada zaman belirtisi yok (Düşmek için çok gencim)
So out of place don’t wanna stay, I feel wrong and
– Öyleyse çıkalım, kalmak istemiyorum, bir yanlışlık hissediyorum ve
that’s my sign I’ve made up my mind
– Bu benim uydurduğum işaret
Gave me your hand but realize I just wanna say goodbye
– Bana elini verdin ama bil ki sadece hoşçakal demek istiyorum
Please understand I have to leave and carry on my own life
– Lütfen anla, gitmeliyim ve hayatıma devam etmeliyim
‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here
– Çünkü su sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım
Got nothing against you and surely I’ll miss you
– Sana karşı hiçbir şeyim yok ve eminim seni özleyeceğim
This place full of peace and light,
– Bu yer huzur ve ışık dolu
and I’d hope you might take me back inside when the time is right
– Ve umarım doğru zaman geldiğinde beni tekrar içeriye alabilirsin
Loved ones back home all crying ’cause they’re already missing me
– Evdekileri seviyorum hepsi ağlıyor çünkü beni şimdiden özlediler
I pray by the grace of God that there’s somebody listening
– Birilerinin dinlemesi için Tanrı’nın lütfuyla dua edeceğim
Give me a chance to be that person I wanna be
– Olmak istediğim insan olmam için bana bir şans ver
(I am unbroken; I’m choking on this ecstasy)
– (Yıkılmadım, Coşkuyla taşıyorum)
Oh Lord I’ll try so hard but you gotta let go of me
– Oh Tanrım, çok çalışacağım ama sen bana izin vermelisin
(Unbreak me, unchain me, I need another chance to live)
– Yıkma beni, serbest bırak beni, yaşamak için başka bir şansa ihtiyacım var
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.