Azahriah – four moods İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Leavin’ at the backdoor
– Arka kapıdan ayrılıyorum.
(Leavin’ to the backrooms)
– (Arka odalara gidiyorum)
Did you feel him far from home?
– Onu evden uzakta hissettin mi?
(Got that butterfly knife on my side though, on my side)
– (O kelebek bıçağı benim tarafımda olsa da, benim tarafımda)
It’s time to do it backwards (get it back)
– Bunu geriye doğru yapmanın zamanı geldi (geri al).
I got you slippin’ through the cold (get it back)
– Seni soğuktan geçiriyorum (geri al)
Stripped down to the bones
– Kemiklere kadar soyulmuş
Feelin’ low
– Düşük hissediyorum

It’s 6:30am and I wake up at the railway station
– Saat 6: 30 ve tren istasyonunda uyanıyorum.
That’s why I thought I’d give a visitation
– Bu yüzden bir ziyarette bulunayım dedim.
We’re two hours late so we got fucked up, really got fucked up
– İki saat geciktik, bu yüzden çuvalladık, gerçekten çuvalladık.
Damn, I got lost
– Kahretsin, kayboldum.
But now I’m stuck in a depressing reality
– Ama şimdi iç karartıcı bir gerçeklikte sıkışıp kaldım.
Sitting in the back, feelin’ higher than I’ve ever been
– Arkada oturuyorum, kendimi hiç olmadığım kadar yüksek hissediyorum.
But I’ve never been honest, never been true to you
– Ama asla dürüst olmadım, sana asla sadık olmadım

So I should leave you (baby)
– Bu yüzden seni terk etmeliyim (bebeğim)
Does she get lost like how she turned down?
– Geri çevirdiği gibi kayboluyor mu?
Oh why, tell me why, tell me why is she gotta believe you?
– Neden, neden söyle, neden sana inanması gerektiğini söyle?
A second part, a second chance, a second help for second men
– İkinci bir bölüm, ikinci bir şans, ikinci erkekler için ikinci bir yardım
A secondary love song is stumblin’ in my head
– İkincil bir aşk şarkısı kafamda tökezliyor

But when my mind is connecting to the music
– Ama aklım müziğe bağlandığında
Feeling like they talkin’ me I thought he did to use it
– Sanki benimle konuşuyorlarmış gibi, onu kullandığını sanıyordum.
Babylon as I take him but I’m not about to refuse it
– Babil’i kabul ediyorum ama bunu reddetmek üzere değilim.
Already hearing the gunshots
– Silah seslerini duymaya başladım bile.
Rapapapapapa
– Rapapapapapa

Pakolom a cuccom, bandukolok az utcán
– Pakolom a cuccom, Birleşik Devletler
Túltoltam az éjjelt, éld a léted te is tagadásban
– Az önce söyledim, tagadásban’ı aradım.
Úgy tudod, minden kicsikét másabb
– Ugy tudod, kısa bir yürüyüş
Örökké fiatalon élj, ha az utamon jársz
– Örneğin fiatalon élj, ha az utamon jársz
Belevisz a bankó, neked lehet hogy tény, nekem lehet nem jó
– Belevisz a banko, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler, Birleşik Devletler
Lehet szomorú a vége, de kiveszem a részem
– Lehet szomorú a vége, de kiveszem a részem
Nem maradok ébren, fennmaradok hidd el
– Nem maradok ébren, fennmaradok hidd el

Ooh
– Ooh
Sokan elmentek
– Sokan elmentek
Magamat tettem azzá, amit bekebelezek
– Magamat tettem azzá, amit bekebelezek
Lowon vagyok, míg a fele ki nem megyeget
– Ne yazık ki, ne yazık ki megyeget
Sziasztok gyerekek! (Szia Azi!)
– Sziasztok gyerek! (Szia Azi!)

Leavin’ at the backdoor
– Arka kapıdan ayrılıyorum.
(Leavin’ to the backrooms)
– (Arka odalara gidiyorum)
Did you feel him far from home?
– Onu evden uzakta hissettin mi?
(Got that butterfly knife on my side though, on my side)
– (O kelebek bıçağı benim tarafımda olsa da, benim tarafımda)
It’s time to do it backwards
– Bunu geriye doğru yapmanın zamanı geldi
I got you slippin’ through the cold
– Seni soğukta süzülürken yakaladım.
Stripped down to the bones
– Kemiklere kadar soyulmuş
Closing doors
– Kapıların kapatılması

But one day I will break those chains
– Ama bir gün o zincirleri kıracağım
I feel so tired from all these days
– Bunca günden sonra kendimi çok yorgun hissediyorum.
You make me feel so special
– Beni çok özel hissettiriyorsun.
And so wasted
– Ve böylece boşa gitti
You make me feel anxiety, dashing through my body
– Beni endişelendiriyorsun, vücudumun içinden süzülüyorsun.
She only wants to hold me
– Sadece bana sarılmak istiyor.
Mondd el, mit számít a szó
– Mondd el, mıt számít a szó
Ha mindent csak elképzeltél?
– Elképzeltel’e ne dersin?




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın