BSO & David Ros – Take A Walk On The Wild Side İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Holly came from Miami F.L.A
– Holly Miami F. L. A’dan geldi.
Hitchhiked her way across the U.S.A
– Otostopla ABD’yi geçti.
Plucked her eyebrows on the way
– Yolda kaşlarını koparıp
Shaved her legs and then he was a she
– Bacaklarını traş ve sonra o bir kadındı
She said, hey babe, take a walk on the wild side
– Dedi ki, Hey bebeğim, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık
Said, hey honey, take a walk on the wild side
– Dedi ki, Hey tatlım, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık

Candy came from out on the island
– Şeker adadan çıktı
In the backroom she was everybody’s darling
– Arka odada herkesin sevgilisiydi.
But she never lost her head
– Ama asla kafasını kaybetmedi
Even when she was giving head she says hey baby
– Kafa verirken bile hey bebeğim diyor
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Said, hey honey, take a walk on the wild side
– Dedi ki, Hey tatlım, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık
And the colored girls go
– Ve renkli kızlar gider

Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo

Little Joe never once gave it away
– Küçük Joe bir kez bile vermedi
Everybody had to pay and pay
– Herkes ödemek ve ödemek zorunda kaldı
A hustle here and a hustle there
– Burada bir koşuşturma ve orada bir koşuşturma
New York City is the place where they said: “Hey babe”
– New York City, “Hey bebeğim” dedikleri yer”
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
I said hey Joe, take a walk on the wild side
– Hey Joe, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık dedim.

Sugar Plum Fairy came and hit the streets
– Şeker Erik Perisi geldi ve sokaklara çarptı
Lookin’ for soul food and a place to eat
– Ruh yemeği ve yemek için bir yer arıyorum
Went to the Apollo
– Apollo gitti
You should have seen him go, go, go
– Onu görmeliydin, git, git, git
Hey Sugar, take a walk on the wild side
– Hey tatlım, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık
I said, hey babe, take a walk on the wild side
– Dedim ki, Hey bebeğim, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık

Jackie is just speeding away
– Jackie sadece hızlanıyor
Thought she was James Dean for a day
– Bir günlüğüne James Dean olduğunu sanıyordum.
Then I guess she had to crash
– O zaman sanırım kaza yapmak zorunda kaldı
Valium would have helped that bash
– Valium bu bash’a yardım ederdi
Hey babe, take a walk on the wild side
– Hey bebeğim, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık
Hey honey, take a walk on the wild side
– Hey tatlım, vahşi tarafta bir yürüyüşe çık

Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo…
Take a walk on the wild side
– Vahşi tarafta bir yürüyüşe çıkın
Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo
– Doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo, doo




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın