David Bowie – The Laughing Gnome İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I was walking down the high street,
– Yüksek caddede yürüyordum.,
When I heard footsteps behind me.
– Arkamdan ayak sesleri duyduğumda.
And there was a little old man ([Hello!])
– Ve küçük bir yaşlı adam vardı ([Merhaba!])
In scarlet and gray, chuckling away
– Kırmızı ve gri, kıkırdayarak

Well he trotted back to my house
– Evime geri döndü.
And he sat beside the telly ([Ahh!])
– Ve televizyonun yanına oturdu ([Ahh!])
With his tiny hands on his tummy
– Karnındaki minik elleriyle
Chuckling away, laughing all day
– Kıkırdayarak uzaklaşıyor, bütün gün gülüyor

“I ought to report you to the Gnome Office.”
– “Seni Gnome Ofisine rapor etmeliyim.”
[“Gnome Office? Ahahahah!”]
– [“Gnome Ofisi? Ahahahah!”]

Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.
Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me,
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.,
Said the laughing gnome
– Dedi gülen cüce

Well I gave him roasted toadstools,
– Ona kızarmış toadstools verdim.,
And a glass of dandelion wine. ([*burp* Pardon…])
– Ve bir kadeh karahindiba şarabı. ([* geğirmek * Pardon…])
Then I put him on a train to Eastbourne.
– Sonra onu Eastbourne’a giden bir trene bindirdim.
Carried his bag, and gave him a fag.
– Çantasını taşıdı ve ona bir ibne verdi.

[“Have you got a light, boy?”]
– [“Ateşin var mı evlat?”]
“Here, where do you come from?”
– “İşte, nereden geliyorsun?”
[“Gnome-man’s land, heehee!”]
– [“Cüce adamın ülkesi, heehee!”]
“Oh, really?”
– “Gerçekten mi?”

In the morning, when I woke up,
– Sabah uyandığımda,
He was sitting on the edge of my bed,
– Yatağımın kenarında oturuyordu.,
With his brother, whose name was Fred.
– Adı Fred olan kardeşiyle.
He’d brought him along to sing me a song.
– Onu bana bir şarkı söylemesi için getirmişti.

“Alright, let’s hear it… ‘ere, what’s that clicking noise?”
– “Pekala, dinleyelim… bu tık sesi de ne?”
[“That’s Fred, he’s a metro-gnome, haha!”]
– [“Bu Fred, o bir metro cücesi, haha!”]

Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.
Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.

[“Oh now, I’m a gnome, anyway, haha!”]
– [“Ah şimdi, ben bir cüceyim, her neyse, haha!”]
“Haven’t you got a home to go to?”
– “Gidecek bir evin yok mu senin?”
[“No, we are gnome-ads, hehe!”]
– [“Hayır, biz gnome reklamlarıyız, hehe!”]
“Didn’t they teach you to get your hair cut at school? You look like a rolling gnome.”
– “Sana okulda saçını kestirmeyi öğretmediler mi? Yuvarlanan bir cüceye benziyorsun.”
[“Nah, not at the London school of Eco-gnome-ics.”]
– [“Hayır, Londra Eko-gnome-ıcs okulu’nda değil.”]

Now they’re staying up me chimney,
– Şimdi üstümde kalıyorlar.,
And we’re living on caviar and honey ([Hurray!])
– Ve havyar ve bal üzerinde yaşıyoruz ([Yaşasın!])
Cause they’re earning me lots of money
– Çünkü bana çok para kazandırıyorlar.
Writing comedy prose for radio shows
– Radyo programları için komedi nesir yazma

“It’s the, errrr… it’s the gnome-service, yes, of course!”
– “Bu, errrr… bu gnome servisi, evet, elbette!”

Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.
Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
(Oh, dear me…)
– (Ah, canım benim…)
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.
([One more time!])
– ([Bir kez daha!])
Ha, ha, ha, hee, hee, hee
– Ha, ha, ha, hee, hee, hee
I’m a laughing gnome and you can’t catch me
– Ben gülen bir cüceyim ve beni yakalayamazsın.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın