I don’t feel a single thing
– Ben tek bir şey hissetmiyorum
Have the pills done too much?
– Haplar çok mu fazla geldi?
Haven’t caught up with my friends in weeks
– Haftalardır arkadaşlarıma yetişemedim.
And now we’re out of touch
– Ve şimdi dokunmatik kalmadı
I’ve been driving in LA
– Los Angeles’ta sürüyordum.
And the world feels too big
– Ve dünya çok büyük hissediyor
Like a floating ball that’s bound to break
– Kırılması gereken yüzen bir top gibi
Snap my psyche like a twig
– Ruhumu bir dal gibi kır
And I just wanna see if you feel the same as me
– Ve sadece benim gibi hissedip hissetmediğini görmek istiyorum.
Do you ever get a little bit tired of life?
– Hiç hayattan biraz sıkıldın mı?
Like you’re not really happy
– Sanki gerçekten mutlu değilmişsin gibi
But you don’t wanna die
– Ama istemezsin die
Like you’re hanging by a thread
– Sanki bir ipin ucunda asılı duruyormuşsun gibi
But you gotta survive
– Ama hayatta kalmak zorundasın
‘Cause you gotta survive
– Çünkü hayatta kalmalısın.
Like your body’s in the room
– Sanki vücudun odadaymış gibi.
But you’re not really there
– Ama gerçekten orada değilsin.
Like you have empathy inside
– Sanki içinde empati varmış gibi
But you don’t really care
– Ama gerçekten umursamıyorsun.
Like you’re fresh out of love
– Aşk yeni öldü
But it’s been in the air
– Ama havada geçti
Am I past repair?
– Onarımı geçtim mi?
A little bit tired of trying to care when I don’t
– Umursamadığım zamanlarda umursamaya çalışmaktan biraz yoruldum.
A little bit tired of quick repairs to cope
– Başa çıkmak için hızlı onarımlardan biraz yoruldum
A little bit tired of sinking
– Batmaktan biraz yoruldum.
There’s water in my boat
– Teknemde su var.
I’m barely breathing
– Zar zor nefes alıyorum
Trying to stay afloat
– Ayakta kalmaya çalışıyorum
So, I’ve got these quick repairs to cope
– Halletmem gereken hızlı onarımlar var.
Guess I’m just broken and broke
– Sanırım kırıldım ve kırıldım.
The prescription’s on it’s way
– Reçete yolda.
With a name I can’t pronounce
– Telaffuz edemediğim bir isimle
And the dose I gotta take
– Ve almam gereken doz
Boy, I wish that I could count
– Keşke sayabilseydim.
‘Cause I just want to see if this could make me happy
– Çünkü bunun beni mutlu edip edemeyeceğini görmek istiyorum.
Do you ever get a little bit tired of life?
– Hiç hayattan biraz sıkıldın mı?
Like you’re not really happy
– Sanki gerçekten mutlu değilmişsin gibi
But you don’t wanna die
– Ama istemezsin die
Like you’re hanging by a thread
– Sanki bir ipin ucunda asılı duruyormuşsun gibi
But you gotta survive
– Ama hayatta kalmak zorundasın
‘Cause you gotta survive
– Çünkü hayatta kalmalısın.
Like your body’s in the room
– Sanki vücudun odadaymış gibi.
But you’re not really there
– Ama gerçekten orada değilsin.
Like you have empathy inside
– Sanki içinde empati varmış gibi
But you don’t really care
– Ama gerçekten umursamıyorsun.
Like you’re fresh out of love
– Aşk yeni öldü
But it’s been in the air
– Ama havada geçti
Am I past repair?
– Onarımı geçtim mi?
A little bit tired of trying to care when I don’t
– Umursamadığım zamanlarda umursamaya çalışmaktan biraz yoruldum.
A little bit tired of quick repairs to cope
– Başa çıkmak için hızlı onarımlardan biraz yoruldum
A little bit tired of sinking
– Batmaktan biraz yoruldum.
There’s water in my boat
– Teknemde su var.
I’m barely breathing
– Zar zor nefes alıyorum
Trying to stay afloat
– Ayakta kalmaya çalışıyorum
So, I’ve got these quick repairs to cope
– Halletmem gereken hızlı onarımlar var.
Do you ever get a little bit tired of life?
– Hiç hayattan biraz sıkıldın mı?
Like you’re not really happy
– Sanki gerçekten mutlu değilmişsin gibi
But you don’t wanna die
– Ama istemezsin die
Like a numb little bug that’s gotta survive
– Hayatta kalması gereken uyuşmuş küçük bir böcek gibi
That’s gotta survive
– Bu hayatta kalmalı.

Em Beihold – Numb Little Bug İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.