I was staring at the sky, just looking for a star
– Gökyüzüne bakıyordum, sadece bir yıldız arıyordum.
To pray on, or wish on or something like that
– Dua etmek ya da dilek dilemek ya da bunun gibi bir şey
I was having a sweet fix of a daydream of a boy
– Bir çocuğun hayalini tatlı bir şekilde düzeltiyordum.
Whose reality, I knew, was a hopeless to be had
– Kimin gerçeği biliyordum, bir işe yaramıyordu
But then the dove of hope began its downward slope
– Ama sonra umut güvercini aşağı doğru eğimine başladı
And I believed for a moment that my chances were
– Ve bir an için şansımın olduğuna inandım.
Approaching to be grabbed, but as it came down near, so did a weary tear
– Yakalanmaya yaklaşıyor, ama yaklaştıkça, yorgun bir gözyaşı da vardı
I thought it was a bird, but it was just a paper bag
– Bir kuş sandım, ama sadece bir kağıt torbaydı.
Hunger hurts and I want him so bad, oh, it kills
– Açlık acıtıyor ve onu çok istiyorum, oh, öldürüyor
‘Cause I know I’m a mess he don’t wanna clean up
– Çünkü temizlemek istemediği bir pislik olduğumu biliyorum.
I got to fold ’cause these hands are too shaky to hold
– Katlanmam gerek çünkü bu eller tutamayacak kadar titrek.
Hunger hurts but starving works when it costs too much to love
– Açlık acıtıyor ama açlıktan ölmek sevmek için çok pahalıya mal olduğunda işe yarıyor
And I went crazy, again today, looking for a strand to climb
– Ve bugün yine çıldırdım, tırmanacak bir iplikçik arıyordum.
Looking for a little hope
– Küçük bir umut arıyorum
Baby, said he couldn’t stay, wouldn’t put his lips to mine
– Bebeğim, kalamayacağını, dudaklarını benimkine sürmeyeceğini söyledi.
A fail to kiss is a fail to cope
– Öpüşememek başa çıkamamaktır.
I said, honey, I don’t feel so good, don’t feel justified
– Tatlım, kendimi iyi hissetmiyorum, haklı hissetmiyorum dedim.
Come on, put a little love here in my void
– Hadi, boşluğuma biraz sevgi sok.
He said it’s all in your head
– Her şeyin senin kafanda olduğunu söyledi.
And I said so’s everything, but he didn’t get it
– Ve her şey çok, ama pek anlamadı dedim
I thought he was a man, but he was just a little boy
– Onun bir erkek olduğunu sanıyordum, ama o sadece küçük bir çocuktu.
Hunger hurts and I want him so bad, oh, it kills ’cause
– Açlık acıtıyor ve onu çok istiyorum, oh, öldürüyor çünkü
I know I’m a mess he don’t wanna clean up
– Temizlemek istemediği bir pislik olduğumu biliyorum.
I got to fold ’cause these hands are too shaky to hold
– Katlanmam gerek çünkü bu eller tutamayacak kadar titrek.
Hunger hurts, but starving works when it costs
– Açlık acıtıyor, ama açlıktan ölmek pahalıya mal olduğunda işe yarıyor
Too much to love, hunger hurts, but I want him so bad, oh, it kills
– Sevmek için çok fazla, açlık acıtıyor, ama onu çok istiyorum, oh, öldürüyor
‘Cause I know I’m a mess that he don’t wanna clean up
– Çünkü onun temizlemek istemediği bir pislik olduğumu biliyorum.
I got to fold because these hands are just too shaky to hold
– Katlanmam gerek çünkü bu eller tutamayacak kadar titrek.
Hunger hurts, but starving works me when it costs
– Mal olunca açlık acıyor, ama aç bana çalışır
Too much to love, hunger hurts, but I want him so bad, oh, it kills
– Sevmek için çok fazla, açlık acıtıyor, ama onu çok istiyorum, oh, öldürüyor
Because I know that I’m a mess that he don’t wanna clean up
– Çünkü onun temizlemek istemediği bir pislik olduğumu biliyorum.
I got to fold because these hands are just too shaky to hold
– Katlanmam gerek çünkü bu eller tutamayacak kadar titrek.
Hunger hurts, but starving
– Açlık acıyor, ama açlıktan ölüyor
It works when it costs too much to love, mmm
– Sevmek çok pahalıya mal olduğunda işe yarıyor, mmm

Fiona Apple – Paper Bag İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.