joan – so done İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I called to tell you that it’s over
– Bittiğini söylemek için aradım.
No more crying on my shoulder
– Artık omzumda ağlamak yok
You think that everything’s about you
– Her şeyin seninle ilgili olduğunu düşünüyorsun.
So I’m leaving
– O yüzden ben gidiyorum
I called to tell you
– Sana söylemek için aradım.

We’re so done
– Bu yüzden işimiz bitti
You never thought you’d hear me say that
– Bunu söylediğimi duyacağını hiç düşünmezdin.
Am I dumb?
– Aptal mıyım?
I can’t believe it took me so long
– Bu kadar uzun sürdüğüne inanamıyorum.
To see through the smoke that you’ve been blowing
– Üflediğin dumanı görmek için
I wish I could say it was good knowing you
– Keşke seni tanımanın iyi olduğunu söyleyebilseydim.

But you yell, and you break, and I give, and you take
– Ama sen bağırıyorsun, kırılıyorsun, ben veriyorum, sen alıyorsun
And you bend, and you twist every word that I say
– Ve eğiliyorsun, ve söylediğim her kelimeyi çarpıtıyorsun
I think that it’s time for us to both move on
– Bizde bu iki hareket bence
Don’t you think?
– Öyle değil mi?

I called to tell you that it’s over
– Bittiğini söylemek için aradım.
No more crying on my shoulder
– Artık omzumda ağlamak yok
You think that everything’s about you
– Her şeyin seninle ilgili olduğunu düşünüyorsun.
So I’m leaving
– O yüzden ben gidiyorum
Don’t even bother calling me back
– Beni geri arama zahmetine bile girme.
I’ll leave your stuff out on the doorstep
– Eşyalarını kapının önünde bırakacağım.
I’m sure you’ll move on by the weekеnd
– Hafta sonuna kadar hayatına devam edeceğine eminim.
We’re so, so done, we’re so donе, we’re so done
– Çok, çok bitirdik, çok bitirdik, çok bitirdik

My heart stopped
– Kalbim durdu
When I heard you’ve been seeing someone
– Biriyle görüştüğünü duyduğumda
For so long
– Bu kadar uzun
I wonder when it all went wrong
– Her şey ne zaman ters gitti merak ediyorum
Every time that I saw you smiling down at your phone
– Seni ne zaman telefonuna gülümserken görsem
I never believed it was a smoking gun
– Sigara tabancası olduğuna hiç inanmadım.

But I caught you lying and you just kept trying
– Ama seni yalan söylerken yakaladım ve denemeye devam ettin
To die on that hill that you just keep on climbing
– Tırmanmaya devam ettiğin o tepede ölmek için
I hope that you don’t do the same thing to him
– Umarım sen de ona aynı şeyi yapmazsın.
Honestly
– Aslında…

I called to tell you that it’s over
– Bittiğini söylemek için aradım.
No more crying on my shoulder
– Artık omzumda ağlamak yok
You think that everything’s about you
– Her şeyin seninle ilgili olduğunu düşünüyorsun.
So I’m leaving
– O yüzden ben gidiyorum
Don’t even bother calling me back
– Beni geri arama zahmetine bile girme.
I’ll leave your stuff out on the doorstep
– Eşyalarını kapının önünde bırakacağım.
I’m sure you’ll move on by the weekend
– Hafta sonuna kadar hayatına devam edeceğine eminim.
We’re so, we’re so done, we’re so done
– Çok, çok bitirdik, çok bitirdik

I called to tell you that it’s over
– Bittiğini söylemek için aradım.
No more crying on my shoulder
– Artık omzumda ağlamak yok
You think that everything’s about you
– Her şeyin seninle ilgili olduğunu düşünüyorsun.
So I’m leaving
– O yüzden ben gidiyorum
Don’t even bother calling me back
– Beni geri arama zahmetine bile girme.
I’ll leave your stuff out on the doorstep
– Eşyalarını kapının önünde bırakacağım.
I’m sure you’ll move on by the weekend
– Hafta sonuna kadar hayatına devam edeceğine eminim.
We’re so, we’re so done, we’re so done, we’re so done
– Çok, çok bitirdik, çok bitirdik, çok bitirdik




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın