Jon Batiste – I NEED YOU İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

We done a lot of living
– Yaşayacak çok şey yaptık
We working overtime
– Fazla mesai yapıyoruz
Don’t need another million
– Başka bir milyona ihtiyacım yok
You got that goldmine
– Altın madeni aldın.
I love the way you’re livin’
– # Yaşama şeklini seviyorum #
‘Cause you so genuine
– Çünkü sen çok samimisin.
You got that something special
– Bu özel bir şey var
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you
– Sadece sana ihtiyacım var, sana, sana

Met you when I was a lil’ nappy head boy
– Ben küçük bir bebek bezi kafa kızken tanıştık
And I never put down my alto saxophone, yeah
– Ve asla alto saksafonumu indirmedim, Evet
Buckjumpin’ down on the boulevard
– Bulvarda zıplıyor
I couldn’t wait to blow my own horn (woo!)
– Kendi boynuzumu üflemek için sabırsızlanıyordum (woo!)
It ain’t wrong for you to play along
– Birlikte oynaman yanlış değil.
Playing this song ’til you die, come on, come on
– Ölene kadar bu şarkıyı çalmak, hadi, hadi

In this world with a lot of problems
– Bu dünyada çok fazla sorun var
All we need is a little loving
– Tek ihtiyacımız olan biraz sevgi dolu
Thank you, thank you, oh, you make me
– Teşekkür ederim, teşekkür ederim, oh, beni zorluyorsun
Thank you, thank you for your love
– Teşekkür ederim, sevginiz için teşekkür ederim

We done a lot of living
– Yaşayacak çok şey yaptık
We working overtime
– Fazla mesai yapıyoruz
Don’t need another million
– Başka bir milyona ihtiyacım yok
You got that goldmine
– Altın madeni aldın.
I love the way you’re livin’ (hey)
– Yaşadığın yolu seviyorum (hey)
‘Cause you’re so genuine (genuine)
– Çünkü sen çok gerçeksin (gerçek)
You got that something special
– Bu özel bir şey var
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you (come on, now!)
– Sadece sana ihtiyacım var, sen, sen (hadi, şimdi!)

Met you when I was a lil’ country boy
– Küçük bir köylü çocuğuyken tanışmıştık.
And I never put down that pork chop and salt
– Ve o domuz pirzolasını ve tuzu asla koymadım
Then we fell in love on the boulevard
– Sonra bulvarda aşık olduk
If you was Jenny, I guess I was Forrest (run!)
– Eğer Jenny olsaydın, sanırım ben Forrest’tim (koş!)
Nah, it ain’t wrong for you to sing along
– Hayır, şarkı söylemen yanlış değil.
Singing this song ’til you die
– Ölene kadar bu şarkıyı söylemek

In this world with a lot of problems
– Bu dünyada çok fazla sorun var
All we need is a little loving
– Tek ihtiyacımız olan biraz sevgi dolu
Thank you, thank you, oh, you make me
– Teşekkür ederim, teşekkür ederim, oh, beni zorluyorsun
Thank you, thank you for your love
– Teşekkür ederim, sevginiz için teşekkür ederim

(Hey!)
– (Hey!)
(Play that thang!)
– (Bu thang’ı çal!)
(You don’t know)
– (Bilmiyorsun)
(That’s alright!)
– (Sorun değil!)

We done a lot of living (whole lotta)
– Çok yaşadık (whole lotta)
We working overtime (overtime)
– Fazla mesai yapıyoruz (fazla mesai)
Don’t need another million
– Başka bir milyona ihtiyacım yok
You got that goldmine (goldmine)
– Bu altın madeni var (altın madeni)
I love the way you’re livin’
– # Yaşama şeklini seviyorum #
‘Cause you’re so genuine (genuine)
– Çünkü sen çok gerçeksin (gerçek)
You got that something special
– Bu özel bir şey var
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you
– Sadece sana ihtiyacım var, sana, sana

I need you, you, you, you, you, you, you
– Sen, sen, sen, sen, sen, sen lazım, sana




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın