KAYTRANADA & Anderson .Paak – Twin Flame İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev

Ha, you always got some way around it
– Her zaman bir yolunu bulursun.
You never had to pay for ganja
– Gence’nin parasını ödemek zorunda kalmadınız.
You always got the waves around ya
– Etrafınızda hep dalgalar var.
You’re surfing with the jay in your mouth
– Ağzında jay varken sörf yapıyorsun.
In the barrel with the shade around ya, ha
– Etrafında gölge olan fıçıda, ha
You’ll always be the same as I am
– Her zaman benim gibi olacaksın.
You pretty with the brain and all that
– Beyninle falan güzelsin.
You even give me brains and all that
– Bana beyin bile veriyorsun.
You love me ’til I’m gray and ornery
– Gri ve huysuz olana kadar beni seviyorsun.
In the barrel, it must be nice, ha
– Fıçıda, güzel olmalı, ha

Hey, when you move, it’s that dead right
– Hey, hareket ettiğinde, o kadar ölü ki
Hey, when you groove, it’s that dead tight
– Hey, yiv açtığında, o kadar sıkı oluyor ki
What am I doing? Am I that nice?
– Ne yapıyorum ben? O kadar iyi miyim?
Who would’ve knew you’d live up to the hype?
– Yutturmacaya kadar yaşayacağını kim bilebilirdi ki?
What do you call it, call me the godsend
– Buna ne diyorsun, bana tanrı diyeceksin.
Even when it’s two in the mornin’
– Sabah iki olduğunda bile
Playin’ in the garden
– Bahçede oynuyorum.
Tail waggin’ while you marchin’
– Sen yürürken kuyruğunu sallıyorsun.
My goddess
– Tanrıçam

(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev

I’m bangin’ at the gate of the castle
– Kalenin kapısına çakıyorum
I thought that you were pullin’ my handle
– Beni idare ettiğini sanıyordum.
I’m marchin’ up the steps like an asshole
– Bir pislik gibi basamaklara tırmanıyorum.
The elevator broke so I have to
– Asansör kırıldı, bu yüzden mecburum.
You’re saying I can smoke in the bathroom
– Tuvalette sigara içebileceğimi mi söylüyorsun?
I never seen you havin’ an afro
– Seni hiç afro’lu görmemiştim.
You wonder if I have any Magnums
– Acaba Magnum’um var mı?
I wonder if that ass is plastic or not
– Acaba o kıç plastik mi değil mi
Now that I got a handful
– Şimdi bir avuç var
Never taking the clothes off of anything that fast before
– Daha önce hiç bu kadar hızlı bir şeyin kıyafetlerini çıkarmamıştım.

Hey, when you move, it’s that dead right
– Hey, hareket ettiğinde, o kadar ölü ki
Hey, when you groove, it’s that dead tight
– Hey, yiv açtığında, o kadar sıkı oluyor ki
What am I doing? I’m not that nice
– Ne yapıyorum ben? O kadar da iyi değilim.
Who would’ve knew you’d live up to the hype?
– Yutturmacaya kadar yaşayacağını kim bilebilirdi ki?
What do you call it, call me the god sent
– Ne diyorsunuz, bana gönderilen tanrı deyin.
Even when it’s two in the mornin’
– Sabah iki olduğunda bile
Playin’ in the garden
– Bahçede oynuyorum.
Tail waggin’ while you marchin’
– Sen yürürken kuyruğunu sallıyorsun.
My goddess
– Tanrıçam

(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
(Ooh, woah) Twin flame
– İkiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev
Twin flame, twin flame
– İkiz alev, ikiz alev




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın