Listen
– Dinle
I do, I do, 오늘도 내일도
– Bugün ve yarın istiyorum.
Don’t waste it (na-na-na-na)
– Boşa harcama (na-na-na-na)
Don’t waste it (always)
– Boşa harcamayın (her zaman)
I’m good, I’m good, 주문을 외우고
– İyiyim, iyiyim, iyiyim, iyiyim, iyiyim, iyiyim, iyiyim, iyiyim
더 멋진 (na-na-na-na)
– Daha havalı (na-na-na-na)
더 멋진
– Daha havalı
제일 멋진 색깔로, pick it
– En iyi mükemmel renkle, onu seçin
Yellow and blue, fantastic
– Sarı ve mavi, fantastik
울려 퍼지는 popping, oh, can we pop in?
– haşhaş, oh, pop miyiz?
출발 직전, you ready?
– Kalkıştan hemen önce hazır mısın?
아찔해 질끈 감은 눈
– Gözlerim ağrıyan gözlerle dolu.
어서 눈을 떠, 어서 눈을 떠
– Hadi, aç gözlerini. Hadi, aç gözlerini.
뭐가 보여 넌, 뭐가 보여 넌
– Ne görüyorsun, ne görüyorsun, ne görüyorsun, ne görüyorsun, ne görüyorsun.
바로 지금이야 (바로 지금이야)
– (Şimdi değil)şimdi değil
Here we go
– Pekala, gidelim
We go, 상상 속의 나의 섬
– Gidiyoruz, Hayal gücümle benim Adam
따라, 따라 줄을 서
– Takip edin, sıraya geçin.
준비됐다면 up, up, up, up, up
– Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı
We go, 구름 속의 rainbow
– Gidiyoruz, bulutlarda gökkuşağı
따라, 따라 닫힌 문을 열어
– Takip et, takip et, kapalı kapıyı aç
우린 up, up, up, up, up
– Kalktık, kalktık, kalktık, kalktık
Ooh, gotcha, 꿈의 섬으로
– Yakaladım seni, hayaller Adasına
Ooh, 찾았어, 깜빡이는 sign
– Buldum, parıldayan bir işaret.
Ooh, Kep1 up, up, up, up, up
– Kep1 yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı
우리에게 손짓하는 sign
– bizi çağırdığını imzala
(Wait) 바람을 타고 blasting
– (Bekle) patlatma rüzgara biniyor
찰나의 시간 don’t worry
– Zamanın için endişelenme.
울려 퍼지는 popping, oh, can we pop in?
– haşhaş, oh, pop miyiz?
더 깊이 저 끝까지
– Bu sonun derinliklerine
안 피해 속도를 높여
– Hasarı hızlandırma.
멀리 온 걸, 머지않은 걸
– Çok uzak, çok uzak.
뭐가 무서워, 뭐가 두려워
– Neyden korkuyorsun, neyden korkuyorsun?
이제 시작이야
– Şimdi başlıyor.
(Kep1 moving) 두근, 두근, 두근, 심장이 뛰어
– (Kep1 hareketli) vurma, vurma, vurma, kalp atlama
상상 속으로 bungee
– Bungee içine düşünün
(다시 move it) 두구, 두구, 두구, 이 소리 들려?
– Doo-gu, doo-gu, doo-gu, doo-gu, doo-gu, bunu duyabiliyor musun?
Here we go
– Pekala, gidelim
We go, 상상 속의 나의 섬
– Gidiyoruz, Hayal gücümle benim Adam
따라, 따라 줄을 서
– Takip edin, sıraya geçin.
준비됐다면 up, up, up, up, up
– Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı
We go, 구름 속의 rainbow
– Gidiyoruz, bulutlarda gökkuşağı
따라, 따라 닫힌 문을 열어
– Takip et, takip et, kapalı kapıyı aç
우린 up, up, up, up, up
– Kalktık, kalktık, kalktık, kalktık
Ooh, gotcha, 꿈의 섬으로
– Yakaladım seni, hayaller Adasına
Ooh, 찾았어, 깜빡이는 sign
– Buldum, parıldayan bir işaret.
Ooh, Kep1 up, up, up, up, up
– Kep1 yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı
우리에게 손짓하는 sign
– bizi çağırdığını imzala
(Kep1 moving) 그린대로 펼쳐지는 view
– (Kep1 hareketli) Yeşil bulvar manzarası
I know what I want, I do what I wanna do
– Ne istediğimi biliyorum, ne yapmak istediğimi yapıyorum.
(다시 move) 쉬지 않고 우린 비행 중
– ara vermeden uçuyoruz.
Wherever we go, 다채로워 something new
– Nereye gidersek gidelim, yeni bir şey
We go
– Biz gideriz
We go (we go)
– Gidiyoruz (gidiyoruz)
Ooh, ooh, ooh, ooh (ooh, yeah)
– Ooh, ooh, ooh, ooh (ooh, evet)
찾았어, 깜빡이는 sign
– Buldum, yanıp sönen işaret.
We go (we go)
– Gidiyoruz (gidiyoruz)
Ooh, ooh, ooh, ooh
– Ooh, ooh, ooh, ooh
우리에게 손짓하는 sign
– bizi çağırdığını imzala
Up, up, up, up, up
– Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.