Lauana Prado – Um Sonhador / Não Precisa / Não Aprendi A Dizer Adeus (Ao Vivo) Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Eu não sei pra onde vou, pode até não dar em nada
– Nereye gittiğimi bilmiyorum, hiçbir şeye bile varamayabilir.
Minha vida segue o sol no horizonte dessa estrada
– Hayatım bu yolun ufkunda güneşi takip ediyor
Eu não sei mesmo quem sou com essa falta de carinho
– Bu sevgi eksikliğiyle kim olduğumu bile bilmiyorum.
Por não ter um grande amor, aprendi a ser sozinho
– Büyük bir aşk yaşamadığım için yalnız olmayı öğrendim.

Vem comigo, vem!
– Benimle gel, gel!

E onde o vento me levar, vou abrir meu coração
– Ve rüzgarın beni götürdüğü yerde, kalbimi açacağım
Pode ser que no caminho, num atalho, num sorriso
– Yolda, kestirmede, gülümsemede olabilir.
Aconteça uma paixão
– Bir ezilme olur

Eu quero ouvir quem sabe, só os raiz, vai!
– Kimin bildiğini duymak istiyorum, sadece köklendir, git!

E vou achar no toque do destino
– Ve onu kaderin dokunuşunda bulacağım
No brilho de um olhar, sem medo de amar
– Bir bakışın parıltısında, sevmekten korkmamak
Não vou deixar de ser um sonhador
– Hayalperest olmayı bırakmayacağım.
Pois sei, vou encontrar no fundo dos meus sonhos
– Evet biliyorum, rüyalarımın derinliklerinde bulacağım
Só quem é raiz, canta! (O meu grande amor)
– Sadece kök olan şarkı söyler! (Büyük aşkım)

Você diz que não precisa viver sonhando tanto
– Ben rüya yaşamak için çok şey yok mu diyorsun
Que vivo a fazer demais por você, e o quê?
– Senin için çok şey yapmak için yaşadığımı ve ne?
Diz que não precisa, (a cada vez que canto)
– Söylemek zorunda olmadığını söyle, (her şarkı söylediğimde)
Uma canção a mais pra você
– Senin için bir şarkı daha

Mas tem que ser assim pra ser de coração
– Ama kalpten olmak için bu şekilde olmalı
Não diga não precisa, ah, ah, ah
– Gerek yok deme, ah, ah, ah
Tem que ser assim, é seu meu coração
– Böyle olmak zorunda, bu senin benim kalbim
Não diga não precisa, ah, ah, ah
– Gerek yok deme, ah, ah, ah

Vai rasgando que eu vou costurando!
– Yırtıp atacağım, dikeceğim!

Não aprendi dizer adeus
– Hoşçakal demeyi öğrenemedim.
Não sei se vou me acostumar
– Buna alışabilir miyim bilmiyorum
Olhando assim, nos olhos seus
– Bu şekilde bakarken, gözlerinde
Sei que vai ficar nos meus a marca desse olhar
– Bu bakışın benim işaretimde olacağını biliyorum.

Não tenho nada pra dizer
– Diyecek bir şeyim yok
Só o silêncio vai falar por mim
– Sadece sessizlik benim adıma konuşacak
Eu sei guardar a minha dor
– Acımı nasıl kurtaracağımı biliyorum.
Apesar de tanto amor, vai ser melhor
– Çok fazla sevgiye rağmen, daha iyi olacak

Agora eu quero ouvir vocês, quem é raiz, vai!
– Şimdi senden duymak istiyorum, root kim, git!

Não aprendi (dizer adeus, mas tenho que aceitar)
– Öğrenmedim (hoşçakal de, ama kabul etmeliyim)
Que amores vêm e vão, são aves de verão
– Aşklar gelir ve gider, yaz kuşlarıdır
Se tens que me deixar, que seja então feliz
– Eğer beni terk etmek zorundaysan, mutlu ol

Não aprendi a dizer adeus, mas deixo você ir
– Hoşçakal demeyi öğrenmedim ama gitmene izin verdim.
Sem lágrimas no olhar, seu adeus me machuca
– Gözlerinde yaş yok, vedan canımı yakıyor
O inverno vai passar e apaga a cicatriz
– Kış geçecek ve yara izini silecek

Aô, trem bom!
– İyi tren!
Que isso, hein?
– Ne o, değil mi?




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın