I don’t understand
– Anlamıyorum
How you got your hands
– Ellerini nasıl aldın
All up on that new mistake
– Her şey bu yeni hataya bağlı
Wait, which one was she again?
– Bekle, yine hangisiydi?
Could be datin’ all her friends
– Tüm arkadaşlarıyla buluşuyor olabilir
You know that they all look the same
– Hepsinin aynı göründüğünü biliyorsun.
And talk like
– Ve şöyle konuş
“Take my picture
– “Fotoğrafımı Çek
Wait, redo
– Bekle, Yinele
Might delete it
– Silebilir
Felt kinda cute”
– Biraz sevimli hissettim”
Guess I’ll never understand
– Sanırım asla anlayamayacağım
The thinking of a man
– Bir erkeğin düşüncesi
The only thing that’s left to say
– Geriye söylenecek tek şey
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
Could’ve been with me ‘stead of what’s-her-fuckin’-name?
– Adı-her-ne-lanet-benim ‘yerine sahip olabilirdi?
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
Had a win in here but you threw away the game
– Burada bir galibiyet vardı ama oyunu attın
Gave you a million chances, don’t get no more
– Sana bir milyon şans verdi, daha fazla almayın
Can’t wait forever, I’m gettin’ bored
– Sonsuza kadar bekleyemem, sıkılmaya başladım
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
What a shame
– Ne ayıp
You pay for all her fun
– Tüm eğlencesi için para ödüyorsun
T-Pain on your tongue
– T-dilinizde ağrı
But I can buy my own damn drink
– Ama kendi içkimi alabilirim.
Don’t need smoke inside my lungs
– Ciğerlerimin içinde dumana ihtiyacım yok
Or licquor in my blood
– Ya da kanımda licquor
To tell you what the fuck I think
– Sana ne düşündüğümü söylemek için
Guys like, “What’s your problem?”
– Çocuklar, ” sorunun ne?”
What? “Why you mad?”
– Ne? “Neden kızgınsın?”
“You should smile, you look better like that”
– “Gülümsemelisin, böyle daha iyi görünüyorsun”
Guess I’ll never understand
– Sanırım asla anlayamayacağım
Why guys want something bland
– Erkekler neden mülayim bir şey istiyor
Over someone who’s got everything
– Her şeye sahip olan biri için
‘Cause what a shame, baby what a shame
– Çünkü ne utanç verici, bebeğim ne utanç verici
Could’ve been with me ‘stead of what’s-her-fuckin’-name?
– Adı-her-ne-lanet-benim ‘yerine sahip olabilirdi?
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
Had a win in here but you threw away the game
– Burada bir galibiyet vardı ama oyunu attın
Gave you a million chances, don’t get no more
– Sana bir milyon şans verdi, daha fazla almayın
Can’t wait forever, I’m gettin’ bored
– Sonsuza kadar bekleyemem, sıkılmaya başladım
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
What a shame
– Ne ayıp
Now it’s four in the morning
– Şimdi saat sabahın dördü.
What am I doing here?
– Ben burada ne yapıyorum?
I need to fucking leave (Uh)
– Gitmem gerekiyor (Uh)
Huh, I could say more but
– Daha fazlasını söyleyebilirim ama
The only thing that’s left to say
– Geriye söylenecek tek şey
Is what a shame, baby what a shame
– Bu ne utanç verici, bebeğim, bu ne utanç verici
Could’ve been with me ‘stead of what’s-her-fuckin’-name?
– Adı-her-ne-lanet-benim ‘yerine sahip olabilirdi?
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
Had a win in here but you threw away the game
– Burada bir galibiyet vardı ama oyunu attın
Gave you a million chances, don’t get no more
– Sana bir milyon şans verdi, daha fazla almayın
Can’t wait forever, I’m gettin’ bored
– Sonsuza kadar bekleyemem, sıkılmaya başladım
What a shame, baby what a shame
– Ne yazık, bebeğim ne yazık
What a shame
– Ne ayıp
Hmm, yeah, eh, eh, eh, eh, eh
– Hmm, Evet, eh, eh, eh, eh, eh
Yeah, eh, eh, eh, uh
– Evet, eh, eh, eh, uh
Yeah, eh, eh, eh, eh, eh
– Evet, eh, eh, eh, eh, eh
Yeah, eh, eh, eh, uh
– Evet, eh, eh, eh, uh
Yeah, eh, eh, eh, eh, eh
– Evet, eh, eh, eh, eh, eh
Yeah, eh, eh, eh, uh
– Evet, eh, eh, eh, uh

Leyla Blue – What A Shame İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.