Little Mix – Wasabi İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Stick like toffee, sip like coffee
– Şekerleme gibi yapış, kahve gibi yudumla
Wake up, change your mind and drop me
– Uyan, fikrini değiştir ve beni bırak.
Love to hate me, crazy, shady
– Benden nefret etmeyi seviyorum, çılgın, gölgeli
Spit me out like hot wasabi
– Beni sıcak wasabi gibi tükür
Lick me up, I’m sweet and salty
– Beni yala, tatlı ve tuzluyum.
Mix it up and down my body
– Vücudumu yukarı ve aşağı karıştır
Love to hate me, praise me, shame me
– Benden nefret etmeyi sev, beni öv, beni utandır
Either way, you talk about me
– Her halükarda, benim hakkımda konuşuyorsun.

Oh-oh, I love the way you talk about me
– Benim hakkımda konuşmana bayılıyorum.
Oh-oh, look at how far it got me
– Oh-oh, beni ne kadar uzağa götürdüğüne bak.
Oh-oh, the shit the papers write about me
– Oh-oh, gazetelerin benim hakkımda yazdığı şeyler
Oh-oh, I fold it up like origami
– Oh-oh, origami gibi katlıyorum
Oh-oh, like, “She ain’t wearing no clothes”
– “Hiç kıyafet giymiyor” gibi.
Oh-oh, “When she goin’ solo?”
– Oh-oh, “devam o Zaman” solo?”
Oh-oh, “I bet they gonna break up”
– Oh-oh, “Bahse girerim ayrılacaklardır”
Oh-oh, but what the hell do you know?
– Cehennem Oh-oh, ama ne biliyor musun?

Ooh, baby, ooh (yes, you)
– Ooh, bebeğim, ooh (evet, sen)
I can feel you hatin’ on me
– Sen hatin’ bana üzerinde hissedebiliyorum
Ooh, baby, ooh (yeah, you)
– Ooh, bebeğim, ooh (evet, sen)
I’m glad to be your inspiration
– İlham kaynağınız olduğum için mutluyum.
Who, baby, who’s (guess who?)
– Kim, bebeğim, kim (tahmin et kim?)
The topic of your conversation? I am (I am)
– Konuşmanızın konusu mu? Ben (Ben)

All the ugly things you say
– Söylediğin tüm çirkin şeyler
Come and say ’em to my face
– Gel ve yüzüme söyle

Stick like toffee, sip like coffee
– Şekerleme gibi yapış, kahve gibi yudumla
Wake up, change your mind and drop me
– Uyan, fikrini değiştir ve beni bırak.
Love to hate me, crazy, shady
– Benden nefret etmeyi seviyorum, çılgın, gölgeli
Spit me out like hot wasabi
– Beni sıcak wasabi gibi tükür
Lick me up, I’m sweet and salty
– Beni yala, tatlı ve tuzluyum.
Mix it up and down my body
– Vücudumu yukarı ve aşağı karıştır
Love to hate me, praise me, shame me
– Benden nefret etmeyi sev, beni öv, beni utandır
Either way, you talk about me
– Her halükarda, benim hakkımda konuşuyorsun.

Oh-oh, watching me
– Oh-oh, beni izliyorsun
Oh-oh, I ain’t watching you (I’m watching you)
– Oh-oh, seni izlemiyorum (seni izliyorum)
Oh-oh, what you see
– Oh-oh, ne görüyorsun
Oh-oh, I hope you like the view (check it out)
– Oh-oh, umarım manzarayı beğenirsiniz (şuna bakın)
Oh-oh, best believe
– Oh-oh, en iyisi inan
Oh-oh, you’ll never get into me
– Oh-oh, asla içime girmeyeceksin
Oh-oh, all these words run through me (oh-oh)
– Oh-oh, bütün bu kelimeler içimden geçiyor (oh-oh)

Ooh, baby, ooh (yes, you)
– Ooh, bebeğim, ooh (evet, sen)
I can feel you hatin’ on me
– Sen hatin’ bana üzerinde hissedebiliyorum
Ooh, baby, ooh (yeah you)
– Ooh, bebeğim, ooh (evet sen)
I’m glad to be your inspiration
– İlham kaynağınız olduğum için mutluyum.
Who, baby, who’s (guess who?)
– Kim, bebeğim, kim (tahmin et kim?)
The topic of your conversation, I am (I am)
– Konuşmanızın konusu, ben (Ben)

All the ugly things you say
– Söylediğin tüm çirkin şeyler
Come and say ’em to my face
– Gel ve yüzüme söyle

Stick like toffee, sip like coffee
– Şekerleme gibi yapış, kahve gibi yudumla
Wake up, change your mind and drop me
– Uyan, fikrini değiştir ve beni bırak.
Love to hate me, crazy, shady
– Benden nefret etmeyi seviyorum, çılgın, gölgeli
Spit me out like hot wasabi
– Beni sıcak wasabi gibi tükür
Lick me up, I’m sweet and salty
– Beni yala, tatlı ve tuzluyum.
Mix it up and down my body
– Vücudumu yukarı ve aşağı karıştır
Love to hate me, praise me, shame me
– Benden nefret etmeyi sev, beni öv, beni utandır
Either way, you talk about me
– Her halükarda, benim hakkımda konuşuyorsun.

You know I love the way you talk about me
– Benim hakkımda konuşma şeklini sevdiğimi biliyorsun.
Look at how far it got me
– Beni ne kadar uzağa götürdüğüne bak.
You make up shit to write about me
– Benim hakkımda yazmak için bir bok uyduruyorsun.
I fold it up like origami
– Origami gibi katlıyorum
Like, “She ain’t wearing no clothes”
– “Hiç kıyafet giymiyor” gibi.
“When she goin’ solo?”
– “Gidiyorum o zaman” solo?”
“I bet they gonna break up”
– “Eminim ayrılacaklardır.”
But what the hell do you know? (Ah!)
– Ama sen ne biliyorsun ki? (Ah!)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın