Lost Frequencies & James Arthur – Questions İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

How, where, when, why
– Nasıl, nerede, ne zaman, neden
Did it all go wrong?
– Tüm yanlış gitti?
Who, where, when, why
– Kim, nerede, ne zaman, neden
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?

In the midnight hour, I’m restless
– Gece yarısı saat içinde, huzursuz oluyorum
Lately, I can’t sleep at night
– Son zamanlarda geceleri uyuyamıyorum.
‘Cause you threw me in a spiral
– Çünkü beni bir sarmalın içine attın.
And I need some peace of mind
– Ve biraz huzura ihtiyacım var

If you don’t ask questions then you won’t know why
– Eğer soru sormazsan nedenini bilemeyeceksin.
Like, “Where’s the moon all day, or where’s the sun at night?”
– Mesela, “Bütün gün ay nerede, ya da geceleri güneş nerede?”
Like, “Why, if we’re so broke, can’t we turn back time?”
– “Neden, madem bu kadar parasızız, zamanı geri çeviremez miyiz?”
I wonder why, ooh, ooh
– Neden acaba, ooh, ooh
If you don’t ask questions, then you won’t know why
– Eğer soru sormazsan, nedenini bilemeyeceksin.
Like, “How is this so easy when you say goodbye?”
– Mesela, “Hoşçakal derken bu nasıl bu kadar kolay oluyor?”
Like, “How am I supposed to live without you in my life?”
– “Hayatımda sensiz nasıl yaşayacağım?”
I wonder why, ooh-ooh, ooh
– Ooh, neden çok merak ediyorum, ooh

So I asked myself
– Bu yüzden kendime sordum
How, where, when, why
– Nasıl, nerede, ne zaman, neden
Did it all go wrong?
– Tüm yanlış gitti?
Who, where, when, why
– Kim, nerede, ne zaman, neden
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?

So wrong, so wrong
– Çok yanlış, çok yanlış
Did I get it wrong? (Wrong, was I wrong?)
– Yanlış mı anladım? (Yanlış, yanlış mıydım?)
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?

I know I should have the answers
– Cevapları almam gerektiğini biliyorum.
But my head was in the clouds
– Ama kafam bulutlardaydı.
Should’ve listened to your warnings
– Uyarılarını dinlemeliydin.
Just look at where it’s left me now
– Sadece şimdi beni bıraktığı yere bak.

If you don’t ask questions, then you won’t know why
– Eğer soru sormazsan, nedenini bilemeyeceksin.
Like, “Where’s the moon all day, or where’s the sun at night?”
– Mesela, “Bütün gün ay nerede, ya da geceleri güneş nerede?”
Like, “Why, if we’re so broke, can’t we turn back time?”
– “Neden, madem bu kadar parasızız, zamanı geri çeviremez miyiz?”
I wonder why, ooh, ooh
– Neden acaba, ooh, ooh
If you don’t ask questions, then you won’t know why
– Eğer soru sormazsan, nedenini bilemeyeceksin.
Like, “How is this so easy when you say goodbye?”
– Mesela, “Hoşçakal derken bu nasıl bu kadar kolay oluyor?”
Like, “How am I supposed to live without you in my life?”
– “Hayatımda sensiz nasıl yaşayacağım?”
I wonder why, ooh-ooh, ooh
– Ooh, neden çok merak ediyorum, ooh

So I asked myself
– Bu yüzden kendime sordum
How, where, when, why
– Nasıl, nerede, ne zaman, neden
Did it all go wrong?
– Tüm yanlış gitti?
Who, where, when, why
– Kim, nerede, ne zaman, neden
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?

So wrong, so wrong
– Çok yanlış, çok yanlış
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?
So wrong, so wrong
– Çok yanlış, çok yanlış
Did I get it wrong?
– Yanlış mı anladım?




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın