I, am Michael Caine
– Ben Michael Caine.
He’s walking where I’m afraid I don’t know
– Korkarım bilmediğim bir yerde yürüyor.
I see the firemen jumping from the windows
– Pencerelerden atlayan itfaiyecileri görüyorum.
There’s panic and I hear somebody scream
– Panik var ve birinin çığlık attığını duyuyorum.
(Aaaah)
– (Aaaah)
He picks up useless paper
– İşe yaramaz kağıt alıyor.
And puts it in my pocket
– Ve cebime koyar
I’m trying very hard to keep my fingers clean
– Parmaklarımı temiz tutmak için çok uğraşıyorum.
I can’t remember tell me what’s his name
– Hatırlayamıyorum bana adının ne olduğunu söyle
(My name is Michael Caine)
– (Benim adım Michael Caine)
And all I wanted was a word or photograph to keep at home
– Ve tek istediğim evde tutmak için bir kelime ya da fotoğraftı
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.
The sun is laughing its another broken morning
– Güneş gülüyor başka bir kırık sabah
I see a shadow and call out to try and warn him
– Bir gölge görüyorum ve onu uyarmaya çalışmak için sesleniyorum.
He didn’t seem to hear
– Duymak görünmüyordu
Just turned away
– Sadece geri döndü
The quiet fellow follows and points his fingers
– Sessiz adam takip eder ve parmaklarını işaret eder
Straight at you
– Doğruca sana
He had to sacrifice his pride yes throw it all away
– Gururunu feda etmek zorunda kaldı evet hepsini çöpe at
(I am Michael Caine)
– (Ben Michael Caine’im)
And all I wanted was a word or photograph to keep at home
– Ve tek istediğim evde tutmak için bir kelime ya da fotoğraftı
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.
His days are numbered he walks round and round in circles
– Günleri sayılı, daireler çizerek yürüyor.
There is no place he can ever call his own
– Kendine ait diyebileceği hiçbir yer yok.
He seems to jump at the sound of the phone
– Telefonun sesine atlıyor gibi görünüyor.
Staring out the window there’s nothing he can now do
– Pencereden dışarı bakarken artık yapabileceği hiçbir şey yok.
All he wanted was to remain sane
– Tek istediği aklı başında kalmaktı.
He can’t remember his own name
– Kendi ismini bile hatırlamıyor.
(My name is Michael Caine)
– (Benim adım Michael Caine)
And all I wanted was a word or photograph to keep at home
– Ve tek istediğim evde tutmak için bir kelime ya da fotoğraftı
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.
And all I wanted was a word or photograph
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraftı.
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.
And all I wanted was a word or photograph to keep at home
– Ve tek istediğim evde tutmak için bir kelime ya da fotoğraftı
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.
And all I wanted was a word or photograph
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraftı.
And all I wanted was a word or photograph to keep
– Tek istediğim bir kelime ya da fotoğraf tutmaktı.

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.