MFMF., Ili Ruzanna & Asyraf Nasir – Pixels İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Down you came, into my world
– Aşağı geldin, benim dünyama
Riding from the stratosphere unknown
– Bilinmeyen stratosferden sürme
Straight into my heart and called it home
– Doğruca kalbime girip eve çağırdım.
Is it too much for me to ask if you could stay?
– Kalıp kalamayacağını sormak benim için çok mu fazla?
(But wait, I’ve got an idea,
– (Ama bekle, bir fikrim var,
Might sound crazy, but hear me out okay? So…)
– Çılgınca, ama beni iyi dinliyor olabilir? Böyle…)

We’ll skip work on Monday
– Pazartesi günü işi atlayacağız.
Kick it back till Tuesday
– Salıya kadar tekmele.
Pizza party on a Wednesday
– Çarşamba günü pizza partisi
Be my player 2 on Thursday
– Perşembe günü 2. oyuncum ol
Live it up on Friday
– Cuma günü yaşa
Sleep in on Saturday
– Cumartesi günü uyu.
I hope by Sunday you’ll see
– Umarım pazar günü görürsün.
We’re more than just pixels on a screen
– Ekrandaki piksellerden daha fazlasıyız.

Hello
– Merhaba
(Dayum)
– (Dayum)
You wanna spend some more time, need affection
– Biraz daha zaman geçirmek istiyorsan şefkate ihtiyacın var.
I wanna be offline, more connection
– Çevrimdışı olmak istiyorum, daha fazla bağlantı
Counting down the days when we’re apart
– Ayrıldığımız günleri geri sayıyorum.
Dying for a chance, make a wish upon a star
– Bir şans için ölmek, bir yıldızın üzerine bir dilek tut
(And I dream of)
– (Ve hayal ediyorum)
Fallin in ways in your arms every day
– Her gün kollarında yollara düşmek
Promise that we’re gonna go all the way
– Sonuna kadar gideceğimize söz ver
Getting back on the track from the point we left off
– Tekrar piste noktasından almak bıraktığımız
(Hold that thought)
– (Bu düşünceyi tut)
I guess I’ll get my keys and blast off
– Sanırım anahtarlarımı alıp patlayacağım.

I know what you’re gonna say
– Senin söyleyeceklerin de biliyorum
It’s a terrible idea
– Bu korkunç bir fikir.
But I just wanna be with you, is that so bad? (so bad)
– Ama sadece seninle olmak istiyorum, bu çok mu kötü? (çok kötü)
You say that I don’t mind
– Umurumda değil diyorsun
It’s just the timing’s not so right
– Sadece zamanlama o kadar doğru değil.
But if you could, hear me out, so here’s the plan:
– Ama yapabilseydin, beni dinle, işte planımız:

We’ll skip work on Monday
– Pazartesi günü işi atlayacağız.
Kick it back till Tuesday
– Salıya kadar tekmele.
Pizza party on a Wednesday
– Çarşamba günü pizza partisi
Be my player 2 on Thursday
– Perşembe günü 2. oyuncum ol
Live it up on Friday
– Cuma günü yaşa
Sleep in on Saturday
– Cumartesi günü uyu.
I hope by Sunday you’ll see
– Umarım pazar günü görürsün.
We’re more than just pixels on a screen
– Ekrandaki piksellerden daha fazlasıyız.

I know what you’re gonna say
– Senin söyleyeceklerin de biliyorum
It’s a terrible idea
– Bu korkunç bir fikir.
But I just wanna be with you, is that so bad? (so bad)
– Ama sadece seninle olmak istiyorum, bu çok mu kötü? (çok kötü)
You say that I don’t mind
– Umurumda değil diyorsun
It’s just the timing’s not so right
– Sadece zamanlama o kadar doğru değil.
But if you could, hear me out, so here’s the plan:
– Ama yapabilseydin, beni dinle, işte planımız:

We’ll skip work on Monday
– Pazartesi günü işi atlayacağız.
Kick it back till Tuesday
– Salıya kadar tekmele.
Pizza party on a Wednesday
– Çarşamba günü pizza partisi
Be my player 2 on Thursday
– Perşembe günü 2. oyuncum ol
Live it up on Friday
– Cuma günü yaşa
Sleep in on Saturday
– Cumartesi günü uyu.
I hope by Sunday you’ll see
– Umarım pazar günü görürsün.
We’re more than just pixels on a screen
– Ekrandaki piksellerden daha fazlasıyız.

(Monday) I’mma try to switch my plans around now
– (Pazartesi) Şimdi planlarımı değiştirmeye çalışacağım.
(Tuesday) I don’t know if I could make it out
– (Salı) Başarabilir miyim bilmiyorum
But I wanna feel at home, (Wednesday) I don’t wanna be alone
– Ama kendimi evde hissetmek istiyorum, (Çarşamba) Yalnız kalmak istemiyorum
And the sun is nearly gone outside (Thursday)
– Ve güneş neredeyse dışarı çıktı (Perşembe)
Thank god it’s a (Friday)
– Tanrıya şükür bugün (Cuma)
We could lay all day on (Saturday)
– Bütün gün yatabiliriz (Cumartesi)
I hope by Sunday you’ll see
– Umarım pazar günü görürsün.
We’re more than just pixels on a screen
– Ekrandaki piksellerden daha fazlasıyız.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın