NEIKED, Anne-Marie & Latto – I Just Called İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I just called
– Az önce aradım
Lala, lala, la, lala, la, la
– Lala, lala, lala, lala, lala

Now I’m gettin’ really brave, I had a few shots
– Şimdi gerçekten cesurlaşmaya başladım, birkaç el ateş ettim.
I would say it to your face but I just can’t no more
– Yüzüne söylerdim ama artık yapamam.
‘Cause you’ve moved so far away, just like a few blocks
– Çünkü çok uzaklara taşındın, tıpkı birkaç blok gibi
Pick your friends and perfect girl
– Arkadaşlarını ve mükemmel kızı seç
Leave a ring on your door
– Kapına bir yüzük bırak.

You can see me comin’, comin’, comin’ from a mile away
– Bir mil öteden geldiğimi, geldiğimi, geldiğimi görebiliyorsun.
I got somethin’, somethin’, somethin’ that I’m dyin’ to say
– Söylemek için can attığım bir şey var, bir şey, bir şey
Yeah, I’m doin’ pretty great, just thought you should know
– Evet, gayet iyiyim, bilmen gerektiğini düşündüm.
Yeah, not thanks to you though
– Evet, yine de sağ ol. değil

I just called (yeah)
– Az önce aradım (evet)
To say (yeah)
– Söylemek için (evet)
I hate you (huh)
– (Ha)senden nefret ediyorum
I just called (yeah)
– Az önce aradım (evet)
To say that I moved on (yeah)
– Devam ettiğimi söylemek için (evet)
I just called (yeah)
– Az önce aradım (evet)
To say (yeah)
– Söylemek için (evet)
This the last you’ll be hearin’ from me
– Bu benden duyacağın son şey
‘Cause now your mailbox’s full
– Çünkü artık posta kutun dolu
I can’t call you no more (Big Latto, no-no, no-no, no-no, oh yeah)
– Artık seni arayamam (Büyük Latto, hayır-hayır, hayır-hayır, hayır-hayır, oh evet)

Played the Latto and lost it (Latto)
– Latto oynadı ve kaybetti (Latto)
Got options like my closet (I do)
– Dolabım gibi seçeneklerim var (var)
But I’m off it, I don’t double back
– Ama ben gidiyorum, geri dönmem.
Might wear it once, then I’m done with it (yeah)
– Bir kez giyebilir, o zaman onunla işim bitti (evet)
I’m the full package, thick and tatted
– Ben tam bir paketim, kalın ve dövmeli
All your baggage better have Delta tag
– Tüm bagajlarınızda Delta etiketi olsa iyi olur.
How you bear the baddest, treat me like a savage?
– En kötüsüne nasıl katlanıyorsun, bana vahşi gibi mi davranıyorsun?
I could do you nasty but I’m movin’ past this (oh)
– Sana kötü davranabilirim ama bunu aşıyorum (oh)

These pretty thighs, pretty brown eyes
– Bu güzel kalçalar, güzel kahverengi gözler
Don’t belong to you no more (no more)
– Artık sana ait değilim (artık)
I just called to tell you that I’m cool
– Sadece havalı olduğumu söylemek için aradım.
Without you and I’m doin’ fine on my own (yeah)
– Sensiz ve ben tek başıma iyiyim (evet)
By the time you’ll get this voicemail
– Bu sesli mesajı alana kadar
You’ll be blocked, so don’t bother (nah)
– Engelleneceksin, bu yüzden zahmet etme (hayır)
One thing about me
– Benim hakkımda bir şey
I’ma drop ’em quicker than bad service, next caller, boy, I’m cool
– Onları kötü hizmetten daha çabuk bırakırım, sıradaki arayan, çocuk, ben iyiyim.

I’m cool, still got a second or two
– İyiyim, hala bir iki saniyem var.
Might get cut off like the last one
– Sonuncusu gibi kesilebilir.
Just in case it didn’t go through, ooh-ooh, ooh
– Sadece bu durumda, o da, ooh-ooh, ooh yaramadı

I just called (yeah)
– Az önce aradım (evet)
To say (yeah, to say)
– Söylemek (evet, söylemek)
I hate you (I really hate you)
– Senden nefret ediyorum (senden gerçekten nefret ediyorum)
I just called (yeah)
– Az önce aradım (evet)
To say that I moved on (I really moved on, yeah)
– Devam ettiğimi söylemek için (gerçekten devam ettim, evet)
I just called (yeah, I just called)
– Az önce aradım (evet, az önce aradım)
To say (yeah, to say)
– Söylemek (evet, söylemek)
This the last you’ll be hearin’ from me (oh yeah)
– Bu benden duyacağın son şey (oh evet)
‘Cause now your mailbox’s full
– Çünkü artık posta kutun dolu
I can’t call you no more (hmm, yeah, no-no, no-no, no-no)
– Artık seni arayamam (hmm, evet, hayır-hayır, hayır-hayır, hayır-hayır)

Mm yeah, ’cause your mailbox’s full, I can’t call you
– Evet, posta kutun dolu olduğu için seni arayamam.
So I couldn’t if I wanted to
– Yani isteseydim yapamazdım.
Yeah, your mailbox’s full
– Evet, posta kutun dolu.
I can’t call you no more (I really do hate you)
– Artık seni arayamam (senden gerçekten nefret ediyorum)
Mm-mm, haha
– Mm-mm, haha




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın