Niska & Tiakola – Journée Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Leur faire du sale
– Onları kirletmek
Han-han, han-han-han
– Han-han, han-han-han

Leur faire du sale, c’est devenu une habitude
– Onları kirletmek alışkanlık haline geldi.
Découvert, ils pourront voir nos blessures
– Keşfedildiklerinde yaralarımızı görebilecekler.
Toute la journée (mmh), toute la journée (mhh)
– Bütün gün (mmh), bütün gün (mhh)

Leur faire du sale, c’est devenu une habitude (‘bitude)
– Onları kirletmek, alışkanlık haline geldi (‘bitude)
À découvert, ils pourront voir nos blessures
– Açıkta, yaralarımızı görebilecekler.
Toute la journée, on prend des risques, on paye nos factures (factures)
– Bütün gün risk alıyoruz, faturalarımızı ödüyoruz (faturalar)
À découvert, ils pourront voir nos blessures
– Açıkta, yaralarımızı görebilecekler.
Ouais, ouais, ouais, faut respecter les hommes
– Evet, evet, evet, erkeklere saygı duymalısın.
La situation est tendue, y a plus rien qui m’étonne
– Durum gergin, beni şaşırtan hiçbir şey kalmadı.
Ouais, ouais, ouais, ça glisse quand j’fais la mélo’
– Evet, evet, evet, melo yaptığımda kayıyor’
Pour les frères pas libérés, on sait l’faire, Donatello
– Serbest bırakılmayan kardeşler için bunu nasıl yapacağımızı biliyoruz Donatello
Ouais, ouais, ouais
– Evet, evet, evet

Si j’dois l’faire maintenant, j’le ferais pas demain (faut qu’j’le fasse)
– Şimdi yapmak zorunda olsaydım, yarın yapmazdım (yapmak zorundayım)
Impossibilité de faire autrement (ah, ah, ah)
– Aksini yapmanın imkansızlığı (ah, ah, ah)
Si j’dois l’faire maintenant, j’le ferais pas demain (jamais d’la vie, non)
– Şimdi yapmak zorunda olsaydım, yarın yapmazdım (hayatımda asla, hayır)
Si j’dois l’faire maintenant, j’le ferais pas demain, han han han (oui)
– Şimdi yapmak zorunda olsaydım, yarın yapmazdım, han han han (evet)
Demain, han-han-han (possibilité de faire autrement, possibilité de faire autrement)
– Yarın, han-han-han (farklı yapma olasılığı, farklı yapma olasılığı)
Demain, han-han-han, han
– Yarın, han-han-han, han

Qui veut que j’l’éteigne (qui)? Qui veut que j’l’éteigne? (han han)
– Kim kapatmamı istiyor (kim)? Kim kapatmamı istiyor? (han han)
Leurs têtes sous mes semelles, y a que comme ça qu’ils retiennent (bah oui)
– Başları tabanlarımın altında, böyle mi tutuyorlar (bah evet)
Bats les couilles qu’ils m’aiment (bats les couilles qu’ils m’aiment)
– Beni sevdikleri topları yendi (beni sevdikleri topları yendi)
J’préfère qu’ils me craignent (j’connais ton réseau)
– Benden korkmalarını tercih ederim (ağınızı biliyorum)
Nous, la vie qu’on mène violence, bavures policières
– Biz, şiddete öncülük ettiğimiz hayat, polis çapakları
Oh, pour mes boug an mwen, Sossa, Fredo, Chicago
– Hareketlerim için bir mwen, Sossa, Fredo, Chicago
Oh, oh, comme j’suis trop charo, elle va prendre un Citygo (allez, oust)
– Oh, oh, ben çok charo olduğuma göre, bir Citygo alacak (hadi, oust)
Chacal, j’ai le fer, ramène tous tes camarades (han-han)
– Çakal, demir bende, tüm yoldaşlarını geri getir (han-han)
Si t’es pas dans l’top, remets ta puce Lebara
– Havanda değilsen Lebara çipini yerine koy.

Que des méchantes connexions (oui), 700 chevaux sur les Champs (ouh)
– Yani bağlantılar (evet), Tarlalarda 700 at (ooh)
C’est la plata ou le plomb (hey), y a pas d’autres vraies solutions
– Bu la plata ya da kurşun (hey), başka gerçek çözüm yok
Capituler, jamais d’la vie, hors de question (bou-bou-boum)
– Teslim ol, hayatta asla, söz konusu bile olamaz (bou-bou-boom)
Capituler (jamais), hors de question (d’la vie)
– Teslim ol (asla), söz konusu değil (hayatta)

Qui veut que j’l’éteigne (qui)? Qui veut que j’l’éteigne? (Han-han)
– Kim kapatmamı istiyor (kim)? Kim kapatmamı istiyor? (Han-han)
Qui veut que j’l’éteigne (qui)? Qui veut que j’l’éteigne? (Oh oui)
– Kim kapatmamı istiyor (kim)? Kim kapatmamı istiyor? (Oh evet)
Qui veut que j’l’éteigne (han-han)? Qui veut que j’l’éteigne? (Qui?)
– Kim kapatmamı istiyor (han-han)? Kim kapatmamı istiyor? (Kim?)
Qui veut que j’l’éteigne?
– Kim kapatmamı istiyor?

Leur faire du sale, c’est devenu une habitude
– Onları kirletmek alışkanlık haline geldi.
À découvert, ils pourront voir nos blessures
– Açıkta, yaralarımızı görebilecekler.
Toute la journée (journée), toute la journée (journée), han han han (sale, sale, sale)
– Bütün gün (gün), bütün gün (gün), han han han (kirli, kirli, kirli)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın